20 Nisan 2013 Cumartesi

Özel Anneler: Hassas Annemiz Dilek, diyabetli bir çocuk büyütmeyi anlatıyor



Ben Dilek. 32 yaşında bir anneyim. Hepimize çocuklarımızı kucağımıza aldığımız ilk zamanlarda muhakkak sormuşlardır annelik nasıl bir duygu diye. Nasıl tarif edilir ki değil mi? Hangi sıcacık sımsıcak kelime yeterli olur ki anlatmaya? Anlatsak bile hep yarım anlatmışız gibi gelmez mi bize? Bence ve herkesçe annelik en zor meslek. Annelerdeki sabır, özen ve itina da ödülleri olsa gerek bu meslekteki kariyerleri için.

Çocuklarımız biz anne-babalar için en kıymetlimiz en özelimiz ve en değerli varlıklarımız. Ufacık bir gülümsemelerindeki mutluluk bizler için nasıl tarifsiz bir heyecan biliriz. Çocuklarımızın sağlıkları bizler için çok önemli. Hassas Anne adresini bir arkadaşımın tavsiyesi ile ziyaret ettim, çok beğendim. Dikkatimi çeken ilk konu ise antibiyotik kullanımı ile ilgili görüşler oldu. 





Oğlum Arda Eren 2,5 yasında tip 1 diyabetli. Bizim de diyabetle tanışmamız 3 ay evvel oldu. Kullanmakta olduğumuz antibiyotik şurubumuzun da etkisiyle bir müddet sonra oğlumda ağız kuruluğu,sık idrara çıkma, uykusuzluk, huysuzluk, gece sürekli idrara çıkıp uyuyamama gibi belirtiler görülmeye başlandı. Tuhaf olan şudur ki prospektüsünde yan etkiler arasında ağız kuruluğu olması bizde hiç kuşku uyandırmadı. Şikayetler gittikçe artmaya başlayınca prospektüsü iyice hatim ettik açık ve bariz olarak yan etkileri arasında geçici diyabet yazıyordu, çok endişelendik sabahı bekledik hastaneye gitmek için ama maalesef o gece sabah olmadı oğlum ketoasidoz denen komanın eşiğinde 699 mg kan şekeri ile hastanedeydi. Biz bunun geçici bir durum olduğunu düşünerek birbirimizi teselli etmeye çalışırken artık oğlumuzun tip 1 diyabetli olduğunu yani tüm yaşamı boyunca insülin kullanmak zorunda olduğu gerçeğini öğrendik.

Anne baba olarak duygularımızı anlatmak mümkün değil, hatırlamak istemiyoruz çünkü tek şey söylemek gerekirse ölümle burun buruna gelmek daha az acı verirdi inanın. Ben bu duygusal metinlere de girmeyi sevmiyorum artık. Tek amacım diyabetin belirtilerini, diyabetin ne olduğunu, ve diyabetle yaşamanın nasıl bir hayat olduğunu çevreme, annelere ve ailelere anlatabilmek.


Nedir tip 1 diyabet? 

Vücudumuza direkt ya da dolaylı olarak giren şekerin kandaki seviyesini toleransını inhibe eden, pankreasımızdaki beta hücrelerinin ürettiği insülin hormonunun artık üretilememesi. 


Tip 1 diyabetten nasıl korunuruz? 

Bunu inanın henüz bilim adamları bile çözememiş durumda çünkü bu olayı yaratan bağışıklığın kendisi. Bağışıklık sistemi bazı olumsuzluklar karşısında (ne olduğu bilinmeyen) beta hücrelerine zarar veriyor ve zamanla diyabet gelişiyor. Biliyorsunuz bir de tip 2 diyabet var. Bu ise doğru beslenme ve spor ile düzene girebiliyor ve yetişkinlerde görülüyor.

Hassas Anneler çocuklarınızın kan şekeri düzeylerini kontrol ettirin düzenli olarak, bunu bir çocuk endokrinoloji ve hormon doktoru en sağlıklı şekilde yapabilir HA1c testi ile. Genellikle branş doktorları bu konuda yeterli olamıyorlar. Endokrin uzmanları tercih edilmeli.

Tip 1 diyabette yaşam şekli çok önemli, kişinin sağlığını tüm yaşamı boyunca istikrarlı kan şekeri düzeyinde götürebilmesinin insülinden sonra ikinci ilacı kaliteli yaşam biçimidir.

Zira eskisi gibi gece geç uyumalar sabah güne geç başlamalar artık imkansız. Güne erken başlamak ve erken uyumak en kaliteli olaymış ,sadece Arda Eren değil bunu biz de yapıyoruz daha dinç daha enerjik oluyoruz ve günü daha iyi değerlendiriyoruz.

Diyabette esas olan kurallar vardır: 
1. insülinsiz tedavi mümkün değildir.
2. yeme alışkanlıkları tamamen değişmelidir.

Bizim yeme içme alışkanlıklarımız tamamen değişti. Soframızda artık asitli içecekler, meyve suları, kızartmalar, beyaz ekmek, şeker, bal, reçel, pekmez yer almıyor ve kesinlikle ve kesinlikle paketli market ürünleri ile eskiden de her zaman tüketmesekte şimdi tamamen vedalaştık.

Neden mi?
Paketli ürünlerin besin değerlerinin ve doyurulucuğunun düşük ve kan şekeri üzerinde ani yükselmelere meydan vermesinden dolayı artık onlarla vedalaştık.
Diyabetli bir bireyin normal bir bireyden hiç bir farkı yoktur. Spor yapabilir, yüzebilir, her türlü sosyal faliyetlerine devam edebilir. Yetişkinler için durum aslında daha kolay onlar şeker seviyelerindeki ani düşüş(hipoglisemi), ani yükseliş(hiperglisemi) fark edebilirken çocuklar bunun farkında olamıyorlar maalesef işte bu noktada hiperglisemi ve hipogliseminin önüne geçmek için anne ve babaları olarak bizler çocuklarımızın yapay pankreası gibi düşünüp devreye giriyoruz.

Neler mi yapıyoruz?
Diyabetli bir çocuğun her öğününde alması gereken protein, karbonhidrat, sebze, meyve, yoğurt, süt gibi gıdalarının miktarlarını hesaplayıp, bu hesapların sonundaki rakamların kan şekeri seviyesini ne kadar yükselteceğini bulup, çıkan sonuca göre insülin dozunu uyguluyoruz.

Ve zamanla yarışıyoruz sürekli, zamanın nasıl bir ömür törpüsü olduğu aşikar.
Bu olay her gün 6 kere tekrarlanırken, biz bazen kitap okumak , bir programa bakmak, sosyalleşmek, arkadaşımızla bir kahve keyfi yapmaktan, aynada kendimize bakmaktan, çocuğumuz ise henüz küçük ve zaman kavramını bilmediğimden tam yemek vakti parka,bahçeye arkadaşina gitmek istiyor olabiliyor, ya da tam ara öğün saatinde uykusu gelmiş uyumuş olabiliyor. İşte insan hayatından böyle izinsiz özel olaylarımızı alıyor diyabetle yaşamak her istediğimiz vakit bir yerlere gidemiyoruz, her uzatılan ikramı alamıyoruz.... Saymak yoruyor insanı.


Ama dedim ya biz çocuğumuzun yapay pankreasıyız ayakta dimdik durmalıyız, 2,5 saat arayla şekerini ölçmek, 3 saat arayla beslemek için hep dimdik olmalıyız.  


Artık kendi ekmeğimizi kendimiz yapıyor, yoğurdumuzu kendimiz mayalıyoruz, süzme peynir yapıyoruz ve sebzeyi hiç bir öğünden eksik etmiyoruz. Aslında diyabet sizi değil siz diyabetinizi yönetmeyi başarırsanız hayat kolaylaşıyor.

Regule giden kan şekeri seviyelerini görmek bize çok moral oluyor; yaptık, başardık demek ki oluyormuş diyoruz.

Anneler ve babalar çocuklarınızın yeme alışkanlıklarına, kullandığı ilaçlara, sık sık tekrarlayan rahatsızlıklarına dikkat edin. Diyabetle ilgili çok şey var anlatılması bilinçlendirilmesi gereken. 
Bir dahaki yazımda diyabet ile yaşamımızdaki değişimleri,mutfağımızdaki ve beslenmemizdeki değişimi, yaşam kalitesini ve zorlukları sizinle paylaşmak isterim. 
Sevgilerimle
Dilek Karadavut




Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün 

1 yorum:

  1. Canım tebrik ederim çok başarılı bir anlatım olmuş.
    Tüm hassas anneler gibi sende süpersin.Allah bize verdiği gücün kat ve katını sizlere versin.Annelik eittir özveri ve sizler takdir edilcek bir özveriye sahipsiniz. TÜM HASSAS ANNELER SÜPERSİNİZ.SİZE HAYRANIM. Gülten Erikçi

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.