Önemli günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Önemli günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ekim 2013 Cuma

Sürprizzzz! Hassas Anne Forum sayfası açılmıştır

Bundan sonra Hassas Anneler birbirlerinin tecrübelerinden ve fikirlerinden faydalanacaklar. Bir elin nesi var bin elin sesi var. Çocuğunuzu büyütürken zor zamanlarda artık tek başınıza değilsiniz. Hassas Anne Foruma girip aklınıza takılan konunun başlığına girip aklınıza takılan soruyu veya konuyu yazabilirsiniz. Forumda aktif olabilmek için önce bir forum hesabı açmanız ve kullanıcı adı alıp şifre belirlemeniz gerekiyor.

Sırayla şunları yapacaksınız:

1. http://hassasanne.com/Forum adresine gidin.

2. Sağ üst köşedeki KAYIT Ol tuşuna basın

3. Forum kurallarını okuyup kayıt olmak istiyorsanız HASSAS ANNE FORUM KURALLARINI OKUDUM VE KABUL EDİYORUM tuşuna basın

4. Açılan ekranda kendinize bir kullanıcı adı belirleyin (dikkat bunu değiştiremeyeceksiniz dikkatli seçin) e-mailinizi yazın. E-mailini doğrula yazan yere e-mailinizi tekrar yazın.

şifre belirleyip yazın, şifreyi doğrula yazan yere tekrar yazın. Tavsiye eden yerine birini yazmasanız da olur. Zaman ayarı ve yaz/kış ayarı yazan yerlere dokunmayın aynı kalsın. Grafik doğrulaması bölümünde Onay Kodu yazan yere ekranda gördüklerinizi yazın

5. Gönder tuşuna basın

6. Açılan ekranda kayıt olduğunuz için teşekkür ederim diyecek. Sağ üst köşedeki GİRİŞ tuşuna basın. Açılan ekranda kullanıcı adınızı ve şifrenizi yazın. Ev bilgisayarınızı kullanıyorsanız HER SEFERİNDE OTOMATİK GİRİŞ YAP ı işaretleyin. GİRİŞ tuşuna basın.

7. Evet artık Foruma kayıtlı üyesiniz ve değişik konulara girip konu açabilirsiniz.

8. İstediğiniz konuya girip konuları okuyun, yeni bir başlık açmak veya soru sormak istiyorsanız sol üstteki YENİBAŞLIK tuşuna basın.

9. Açılan ekranda Konuyu yazın sorunuzu yazın ve GÖNDER tuşuna basın.

Hassas anne Forum’un kuralları

1. Hassas Anne Forum’a üye olan herkes aşağıdaki kuralları kabul etmiş sayılacaktır.

2. Firma, ticari ürün, web sitesi, blog ismiyle kullanıcı adı almak yasaktır. Böyle kullanıcıların hesapları silinecektir.

3. Reklam , link, tanıtım yazmak yasaktır. Böyle konular silinecek yazanlar engellenecektir.

4. Lütfen birbirimize karşı saygılı olalım ve hakaret içeren, tartışmaya neden olacak birbirimizi üzecek şeyler yazmayalım. Kişisel tartışmaların ve sataşmaların burada yeri yok. Bunları yapmakta ısrar edenler uyarılacaktır ve uyarıları dinlemezlerse engelleneceklerdir.

5. Pornografik içerik, küfür, saldırı, hakaret, siyasi ve dini içerik içeren mesajlar silinecek ve bunları yazan üyeler hemen engellenecektir.

6. Hassas Anne Forumda yazılan mesajlarda ve açılan konularda sorumluluk tümüyle yazan kişiye aittir, Hassas Anne Forum, Hassasanne.com, Ece Kumkale veya forum koordinatörleri sorumlu tutulamaz.

7. Yasadışı hiçbir yazı veya paylaşım Hassas Anne Forum’da yer alamaz.

8. İlaç ismi yazmak, birbirine ilaç veya tedavi önermek yasaktır. Lütfen sadece doktorunuzun önerdiği tedavileri ve ilaçları dinleyin.

9. Hassas Anne Forum Koordinatörleri üyelikleri bir sebep göstermeden sonlandırma ve Foruma girişlerini engelleme hakkına sahiptir.

10. Lütfen konu açmadan veya bir soru sormadan önce o konunun forumda konuşulup konuşulmadığını görmek için arama yapınız ve konu varsa tekrar yeni bir konu açmayınız. Eski konunun altından devam ediniz.

11. Lütfen Forumda başkalarının fikirlerine, inançlarına ve düşüncelerine saygılı olunuz. Burada birbirimize yardım etmek için biraraya geliyoruz kavga etmek veya diğer insanları kırmak için değil.

12. Hassas Anne Forum Koordinatörleri neden göstermeden bir konuyu silme hakkına sahiptir.

13. Hassas Anne Forum Koordinatörü neden göstermeksizin forumu sonlandırma veya dondurma hakkına sahiptir.


Bu bir deneme yayınıdır bazı aksaklıklar olabilir lütfen anlayışlı olalım. Bir süre deneyeceğiz ve denedikçe geliştireceğiz. Kurallara uyarsak bu güzel Forumumuz açık kalır ve birbirimizin tecrübelerinden faydalanırız. Artık ben mesajlara yetişemiyorum benim yerime sizler birbirinize destek olacaksınız. Hayırlı olsun.



16 Ekim 2013 Çarşamba

İtinayla babaannenin tepesine çıkılır!



Anne ve babayla sıkıcı kurallara harfi harfine uyulsa da evde babaanne, dede ve Tuna amca olursa tabii ki kurallar biraz yıkılır, biraz şımarılır, saat 23'e kadar oturulur, yemek masasının altına saklanılır, dedeyle 2 saat futbol oynanır, amcanın üstüne tırmanılır ve yatma saati çoktann geçse de babaanneden bininci kitabı okuması istenebilir...

Ama bu gülücükler için hepsine değer değil mi?



Ana Sayfaya Dönün



15 Ekim 2013 Salı

Sizce en çalışkan blog Hassas Anne mi? Öyleyse Bumerang ödüllerinde bana oy verebilirsiniz

Sevgili Hassas Anneler,

Biliyorsunuz sitemi 10 ay önce kurdum ve kurduğum günden beri inanılmaz bir emek vererek sizleri bilgilendirmeye ve elimden geldiği kadar sorularınıza cevap vermeye çalışıyorum. Zaten bana en çok gelen soru da "nasıl bu kadar çok çalışıyorsunuz?" oluyor. Sizden gelen harika mesajlar ve yorumlar ile bu çalışma temposunu sürdürebiliyorum.

Hürriyet gazetesinin düzenlediği Bumerang ödüllerinde "En Çalışkan Blog" kategorisinde adayım bu sene ve eğer siz de gerçekten çalışkan bir blog olduğumu düşünüyorsanız lütfen bana oy verin. Aralık'ta o sahneye çıkıp siz Hassas Annelere gönülden teşekkür etmeyi hayal ediyorum.

Oy vermek çok kolay. Aşağıdaki linke tıklayıp açılan ekranda cep telefonunuzu giriyorsunuz ve telefonunuza gelen doğrulama kodunu oraya yazıp Oy Ver linkine basıyorsunuz. Oylama kesinlikle ücretsiz ve telefon numaranız da sadece herkesin bir oy vermesini sağlamak için soruluyor ve kimseyle paylaşılmıyor. Şimdiden çok teşekkür ederim. Arkadaşlarınızla da paylaşırsanız sevinirim.
http://bumerang.hurriyet.com.tr/bumerang-odulleri/67132.htm



14 Ekim 2013 Pazartesi

Bayramlar sizsiz biraz hüzünlü


Canım annem, babam ve dedem sizi çok özlüyorum mekanınız cennet olsun. 15 yıl önce 6 ay içinde üçü de öldüler. Annem babam trafik kazasında, 6 ay sonra da dedeciğim annemin ölümüne dayanamayıp vefat etti. Bayram zamanları hüzünlenirim 15 yıldır. Onları anmak istedim bu arife günü. Çocuklarım olduktan sonra bayramlar daha güzel geçiyor çok şükür ama onların yerini kimse dolduramaz.





Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler




2 Ağustos 2013 Cuma

Çocuklara bayramlık kıyafet alma geleneği devam ediyor mu?

Eskiden bizim zamanımızda çocuklara öyle her zaman yeni kıyafet alınmazdı bu nedenle bütçesi yetenler çocuklarına bayramda yeni kıyafetler ve ayakkabı alırlardı ve sene boyunca bunlar özel günlerde giyilirdi. Çocuklar için de çok özel olurdu. Şimdi artık hem çeşit çoğaldı hem de kıyafetler ucuzladı. Tabii ki bütçesi yetenler için söylüyorum hiçbirşey alamayan o kadar çok aile var ki. Günümüzde çocuklara daha çok kıyafet alınıyor. Fazla parası olanlar markaları ve pahalı kıyafetleri alıyor. Tutumlu anneler de uygun fiyatlı yerlerden giysiler seçiyor (L.C., C&A ve pazar gibi) İndirim zamanlarında bazen AVMlerdeki iyi markalar bile pazar fiyatlarına inebiliyor. Tabii ki bütçesi kısıtlı olanlar daha az kıyafetle idare ediyor. Ben de kıyafete fazla para harcama taraftarı olmayanlardanım ve indirimleri takip ediyorum ve bazen de pazardan alıyorum. Arkadaşlar arasında küçülmüşleri birbirimize vererek tasarruf yapmayı da çok seviyoruz. Daha sonra da ihtiyacı olanlara gidiyor tabii küçülmüşler.

Benim merak ettiğim artık çocuklara daha çok kıyafet alındığı için bayramlık kıyafet alma olayı ortadan kalkıyor mu? Ben açıkçası bu yıla kadar bayramlık almadım çocuklara hem yaşları küçüktü anlamayacaklardı hem de zaten yakın zamanda indirimlerde birşeyler almış olduğum için yeniden fuzuli para harcamak istemedim. Yine normalden daha güzel kıyafetler giydirdim ama gidip de özel bayramlık almadım.

Erkeklerin zaten kıyafet umurunda olmuyor Alper'e alsam da fazla sevinmeyecekti. Kızlar bu seneye kadar küçüktüler ama bu sene kızlarda kıyafete karşı bir heves gördüğüm için fikrim değişti. Bu sene çok sevdiğim bir markada yüzde 70 indirimde 30 tlye şort ve üst takım bulunca ilk defa bayramlık aldım çocuklara onun için bu soru aklıma takıldı.

Siz bayramlık alıyor musunuz çocuklara? Normalden daha pahalı şeyler mi alıyorsunuz? İndirimde alıp giydirmeyip bayrama mı saklıyorsunuz? Lütfen hemen kızıp bayramlık alacak durum mu var demeyin biliyorum ki herkesin durumu olmayabilir, ben tabii alabilecekler için soruyorum. Ayrıca bence bayramlık illa da pahalı birşey olacak diye de bir durum yok. Pazardan da bütçeye göre yeni bir kıyafet alınıp bayramlık yapılabilir. Benim merak ettiğim bayramlık kıyafet geleneğinin devam edip etmediği...






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

1 Ağustos 2013 Perşembe

Seferihisar %100 Ekolojik Pazar'da bu hafta "Bebek ve Çocuk Eşyaları Takası" düzenleniyor.

15 Haziran Cumartesi açılan ve her cumartesi hizmet vermeye devam eden, ortamı (organik ve yerel menusu ile harika bir kafe, çocuklar ve sizler için guzel bir haftasonu dinlenme olasılığı sunan bir alan) ve uygun fiyatları ile örnek bir organik pazar olan Seferihisar %100 Ekolojik Pazar'da bu hafta, 3 Ağustos Cumartesi günü "Bebek ve Çocuk Eşyaları Takası" düzenleniyor.

Günümüz ekonomisinin yarattığı “kullan at” kültürüne ve herşeyin parasal bir değere sahip olduğu sisteme alternatif mümkün olduğunca yerel bir çözüm, bir model sunmak takasın amacı.

Hele ki kapsamı bebek ve çocuk eşyaları olunca takasın daha da bir önemi var. Çocuklarımızın hızla büyüyor olması bu kapsamdaki takası daha da anlamlı ve zorunlu hale getiriyor.

Bugüne kadar yaptıkları projeler ile ekolojik yaşam kültürünü destekleyen Seferihisar Belediyesi ve Buğday Derneği zaten bireyler olarak kendi çevremizde yaptığımız paylaşım ve takasın yerelde geleneksel bir model çerçevesinde yaygınlaştırılmasına ön ayak olmayı amaçlıyor.

Bu sebeple her ayın ilk cumartesisi İzmir – Seferihisar yolu üstünde Ulamış köyü girişinde Shell Benzinlik karşısında kurulan %100 Ekolojik Pazarda “Bebek ve Çocuk Eşyaları Takası” düzenlenecek.

0 -13 yaş için oyuncaktan kitaba, kıyafetten bebek arabasına, cd’den patene, bisiklete her şeyin oluşturulacak bir takas masasında değiş tokuş edileceği etkinlik saat 11.00 – 12.00 arasında eşyaların kabulu ile başlayacak. 12.30 – 13.30 arasında ise takas başlayacak. Getirilen parça kadar götürme esasına dayanan takasta çok özel değerli eşyalar için ayrıca yüzyüze takas masası oluşturulacak. Takasa bir katılımcı en fazla 15 parça eşya ile katılabilecek, daha fazla eşya bağış olarak kabul edilecek. Takasın bir diğer şartı ise getirilen eşyaların eksiksiz, temiz ve kullanılabilir durumda olması. Takas için ilk gelenlerin ilk tercih şansı bulacağı sistemde aradığını bulamayanlar bir sonraki ayki takasta haklarını kullanabilecekler.

Pazara ulaşmak için otobandan Seferihar ayrımından girdikten sonra sağınıza gelecek Shell Benzinliği geçince ilk kavşaktan "U" yaparak geri döndüğünüzde tam Shell in karşısına denk gelen alanda aynı zamanda Ulamış Köyü girişi olan yerde ahşap mimarisi ile dikkati çeken pazar alanı ve cafemizi görebilirsiniz.

Hepinizi fileniz, sepetiniz ve bez çantanız ile bekliyoruz. (pazarda poşet kullanılmıyor)


Kaynak: http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=6459






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Bugün aşkımla benim 14. evlilik yıldönümümüz



Bugün aşkımla benim 14. evlilik yıldönümümüz. Dile kolay 14 yıl. Ne kadar gençtik. 17,5 yıldır hayatım seninle güzel. 3 kuzumuzla beraber nice mutlu yıllara. Herkese bizimkisi gibi mutluluk, sevgi ve saygı dolu yıllar dilerim. Birbirinizin değerini bilin. Birbirinize koşulsuz destek olun. 
Çok sevin ve sayın birbirinizi.






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

13 Haziran 2013 Perşembe

Gezi'de anne zinciri



Gezi Parkı eylemlerine anneler de destek verdi. Gezi Parkı'na giren anneler el ele tutuşarak insan zinciri oluşturdular.

       
 
Gezi Parkı eylemlerinin 17. gününde Vali Hüseyin Mutlu'nun 'Çocuklarınızı eve çağırın' diyerek seslendiği anneler de parka gelerek eylemlere destek verdi.
Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybeden 'Abdullah Cömert çocuğumuzdur' diyerek alana giren anneler daha sonra el ele tutuşarak insan zinciri oluşturdu.
Gezi Parkı'na gelen anneler daha sonra çocuklarının burada olduğunu ve kendilerinin de direnişe destek olduklarını açıkladı.



Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

12 Haziran 2013 Çarşamba

Gündemdeki olaylar çocuklara nasıl anlatılmalı? Aylin Anne Hürriyet'te anlatıyor


Bizim evde çocuklar belli saatlerde sadece çizgi film izler.


Bazen akşam yemeğinde haberlere göz atıyoruz. Ancak en ufak şiddet içerikli bir görüntü geçtiğinde ya kanal değiştiriliyor ya da televizyon kapanıyor. Ancak bu günlerde gelen haberlere bakıldığında çocukların kesinlikle televizyon izlememesi, haberlerdeki görüntülere maruz kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü travmatik etkilere neden olabilir.


Oğluma şimdiye değin olan bitenle ilgili hiçbir görüntü izletmedim, fotoğraf gösteremedim. Ancak aramızda şöyle bir diyalog geçti:

Bahçeden gelmişti, koşarak içeri girdi.

- Anne ne yapıyorsun?
- Haberleri okuyorum canım.
- Neden üzgünsün? Lütfen mutlu ol anne.


O an gerçekten ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim. Yüzümdeki kaygı veya endişe ifadesi i okumuştu ve mutsuz olduğumu düşünmüştü. Bir anne olarak yaşanan olayların olumsuz yanını çocuğuma aksettirmemem gerektiğini düşünüp hemen kendimi toparlayıp iyimser bir ses tonuyla, gülümseyerek konuşmaya karar verdim.

Göz hizasına eğilerek:


- "Şu an büyükler bazı konularda anlaşamıyorlar ve tartışıyorlar. Tartışmalara üzüldüm sanırım. Ama herşey 

geçecek, herşeyler yoluna girecek. Sen merak etme." dedim.

 İkna olmuşa benziyordu. Tekrar yüz ifademi kontrol edip, boynuma sarılarak bahçede neler yaptığını anlatmaya başladı. Fakat o günden sonra çok daha dikkatli davrandım.

Oğlum henüz çok küçük. O nedenle bu kadar bilgi ona bence yeter. Ancak ebeveyn olarak sizler daha fazla soruyla karşılaşıyor ve nasıl yanıt vereceğinizi düşünüyorsanız uzman psikolog Sibel Deniz Toledo' nun sözlerine kulak vermenizi öneririm:


-Çocuklar için en önemli duygu kendini güvende hissetmektir. Güven duygusu sarsabilecek her olay, her görüntü özellikle küçük yaşlarda ki çocuklarda tedirginlik ve anksiyete duygusuna yol açar.

-İçinden geçtiğimiz zorlu ve büyükler için bile travmatik olabilecek süreçte, anneler yaptıkları açıklamalarla çocukların güven duygusunu tazelemelidir.

-Sorulara cevap vermekten kaçınmak çocuk ta daha büyük tedirginlik duygusuna yol açabilir. O yüzden çocuğa basit, net ve yalan olmayan cevaplar vermek gereklidir.

-Yaşananların insanların doğayı korumak üzere fikirlerini yüksek sesle söyledikleri bir buluşma olduğu, ülkeyi yöneten insanların o bölge ile ilgili daha farklı düşünceleri olduğu, toplanan insanların da bu düşünceye karşı olduğu anlatılabilir.

-Polisin halkın can güvenliğini korumakla görevli olduğunu, bu olayda da polisin aslında görevini yapmaya çalıştığını, ancak bu kadar kalabalık bir toplulukta iyi ve kötüyü bazen ayırmakta zorlandığını ve müdahale ettiğini söyleyenebilir.

-Önemli olan; hayatın devam ettiğini, onun hayatını tehdit edecek herhangi bir durum olmadığını, aile olarak beraber olduğunuzu ve kaygılanmaması gerektiğini anlatmaktır.

-Küçük çocuklara yaşananlara dair görüntüleri seyrettirmemek, yanında olaylarla ilgili yaşadığınız kaygıları konuşmamak, çocuğun bu süreçte travma yaşamamasına yardımcı olur.

-Çocuklar anne ve babalarının duygularını sünger gibi emerler. O yüzden anne ve baba olarak siz ne kadar sakin ve güven hissi içinde olursanız çocuğunuz da kendini o kadar güvende hisseder.

-Çocuğunuzun bu konuda ki endişeleri var ise onları dile getirmelerine izin vermek ve endişelerini paylaşmakta çok önemlidir.

-Çocuğunuza izledikleri karşısında kaygı/korku hissetmesinin normal olduğunu, onun yanında olduğunuzu, onu daima koruyacağınızı, hayatını tehdit edecek bir şey olmadığını anlatmanız çocuğunuzun kaygılarını azaltacaktır. "

Bir ebeveyn olarak paylaştığım tavsiyelere artık hiç ihtiyaç kalmamasını ve tırmanan gerginliğin bir an evvel bitmesini istiyorum. Dualarım; hikayenin tatlıya bağlanarak herkesin ama herkesin yüzünün güldüğü "mutlu son" karesini bir an önce görmek için...

https://twitter.com/AylinAnne
www.aylinanne.com




Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün 

6 Haziran 2013 Perşembe

Taksim Gezi Parkı izlenimlerim


Günlerdir Taksim'e gezi parkı'na gitmek istiyordum. Gençlerle aynı ortamda olmak, onlara destek olmak ve bu ortamın bir parçası olmak istiyordum. Önce Esin kızım sonra Sevinç Beta ve kızıl oldular onlarla ilgilendim, sonra da ben çok hastalandım sanırım onlardan kaptığım için. Zaten İstanbul'da ailemizden birisi olmadığı ve bakıcımız da bulunmadığı için çocukları kimseye bırakmam ve Taksim'e gitmem imkansızdı. Bugün artık tüm hastalar çok şükür iyileşti ve çocukları okula bırakıp Gezi Parkı'na koştum.



Taksim'deki ortamı orada bulunmadan anlamak imkansız. Fotoğrafları görmekle veya videoları izlemekle kesinlikle anlaşılmıyor. Taksim sanki bu dünyaya ait olmayan bir yer. Birlik beraberliğin, huzurun ve barışın olduğu bir yer. Tamamen halkın içinden gelen bir istek buraya gelmek. Dışardan kışkırtma hikayeleri de aynen hikaye. Bunu parayla bile yapamazsınız. İnsanlar 10 gündür orada yaşıyorlar.


Gezi parkında neredeyse herşey bedava. Anneler ev yapımı poğaçalar, kekler, meyva, tatlı göndermişler. Kutu kutu kandil simitleri dağıtılıyor. Çay kahve ikram ediliyor. İnsanlar bu duruma önce şaşırıyor sonra teşekkür edip birşeyler alıp yiyorlar. Gençler yüz kadar çadır kurmuşlar burada yaşıyorlar. Çevredeki otellerde tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını gideriyorlarmış. Çok güzel bir iletişim var aralarında. Aile gibi olmuşlar. Bir köşede bildiri okunuyor, diğer köşede halay çekiliyor,başka bir yerde yoga yapılıyor, en çok da oturup içinde olduğumuz durumu konuşuyorlar. Umarım bu konuşmalardan barışçıl ve adil bir çözüm çıkar.


Bir de 'Gezi kütüphanesi' kurmuşlar. İnsanlar evden kitap getirip bırakıyorlar, orada kalanlar da alıp okuyorlar.



Taksim'in her yerini dolaştık. beni özellikle Taksim'e giden tüm yollara kurulan barikatlar ve başlarındaki nöbetçiler etkiledi. Her bir girişe 3 katman halinde barikat kurulmuş etraftan toplanan taş ve metallerle.  Bazı yerlerde otobüsler devrilmiş ve onlar barikat olmuş. Bizim vergilerimizle alına kamu mallarına böyle zarar verilmesi hiç hoş değil. Kesinlikle çok üzücü. Umarım daha fazla zarar vermezler ama tabii insanoğlu da saldırıya uğrayınca kendini korumak için böyle bir şey yapmak isteyebilir. Barikatlarda nöbet tutan gençlerle konuştum bize kandil simiti ikram ettiler. Çok yorulduklarını ama kesinlikle vazgeçmeyeceklerini söylediler. Geceleri biraz daha zorlu geçiyormuş.


Taksim Heykelinin ve Atatürk Kültür Merkezi binasının üstünde solcu akımların bayrakları ağırlıktaydı. Solcu akımın bu durumdan nemalanmak istediği açık ama bence böylece sadece bu harekete zarar verirler. Bir yere de ulaşacaklarına inanmıyorum. Sol görüşlü bir partinin iktidar olması imkansız gibi bir şey. Zaten dünyanın her yerinde çöken bir sistemi hiç kimseye kabul ettiremezler artık. Gençlere tabii nostaljik ve ilginç geliyor ama hadi bakalım kapitalizme elveda gençler dediklerinde etraflarında bir tane bile alkışlayan bulacaklarını sanmıyorum. Buralarda Atatürk resimlerinin olmaması da rahatsız ediciydi. Neyse ki akşam gelenler yanlarından pek çok Atatürk resmi getirmişlerdi.


Her bir köşede kasklar, deniz gözlükleri, gaz maskeleri, yarı talcid yarı su sprey şişeleri, limon ve şu günlerde işinize yarayacak şeyler satılıyor.

Çok ilginç bir deneyimdi benim için. Zaten çocuklarla uğraşmaktan uzun yıllardır doğru dürüst Taksim'e gidememiştim.  Taksim'i böyle görmek çok hoşuma gitti. Hayat devam ediyordu, büfeler ve işyerleri açıktı. Ama Taksim'e arabayla ulaşmak imkansız şu an ve etrafta bir tane bile güvenlik görevlisi, belediye çalışanı ve tabii polis memuru yoktu. Emniyeti sağlayacak kimse yoktu ama asayiş her zamankinden daha berkemaldi. Hatta Taksim heykelinin yanındaki demirlerde otururken kayınbiraderim cebinden cüzdanını çimenlere düşürmüş. Farketmedik ve kalkıp bayağı uzaklaştık. Birden farkettik ve şok olduk. Hemen gittiğimiz yerlere baktık. Normal bir zamanda olsa o cüzdanı bir daha göreceğimizi sanmıyorum ama bu yeni dünyada orada tamamen gönlünden kopup evden getirdiği sardunyaları heykelin etrafına dikmekte olan amca cüzdanı bulmuş  ve etrafta verecek bir polis olmadığı için birinin gelip sormasını bekliyormuş. Çok sevindik.

Sonuçta Taksim'de bir huzur ortamı var. Akp'lilerin bile rahatça gidip görebileceğine inanıyorum. Hatta mutlaka görmeliler diyorum. Umarım bu güzel ortam baskınlar, gaz ve coplarla bozulmaz ve bu durum sevgi, saygı ve barış ile çözüme ulaşır. Gidip göremeyenler için oradaki ortamı anlatmak istedim. Tabii ki böyle turist gibi gezmek beni yeterince mutlu etmedi, keşke daha fazla destek verebilseydim. Lütfen hemen saldırıp hakaretler etmeyin. Şu anda gündemde olan Taksim Gezi Parkı'ndaki hayatı gidemeyenlere anlatmak amacım. Türkiye için huzur ve barış dolu günler diliyorum.




Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

23 Nisan 2013 Salı

Hassas Annelerimizin ve tüm çocukların Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlarım.



Nice mutlu ve güzel bayramlara İnşallah. 
Alper ve dünya tatlısı arkadaşı Ekin harika bir ispanyol dansı yaptılar 23 Nisan gösterilerinde :)




Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

8 Şubat 2013 Cuma

Diş Buğdayı Partisi

Bebeklerimizin ilk dişi çıktığında diş buğdayı kaynatmak ve komşulara dağıtmak adettendir. Günümüzde artık bu güzel olay diş buğdayı partisi ile kutlanıyor ve bebeğimizin dişleri sağlam olsun, ömrü uzun ve bereketli olsun diye sevdiklerimizle paylaşılıyor. Alper'in ilk dişi çıktığında Alper hastaydı ve kutlayamamıştık ama doğumgününde diş buğdayı yapıp dağıtmıştık. Kızlarda çok heves ettim ve güzel bir parti yaptık evde. Bu 3,5 sene önceydi. Şu anda gerçekten harika partiler düzenleniyor organizasyon şirketleri tarafından. Bizimki de zamanına göre sıcak ve eğlenceli bir partiydi.

Tabii ki bu partinin en önemli yiyeceği diş buğdayı. Onun çok güzel olması lazım. Öncelikle sevgili kayınvalidemin diş buğdayı tarifini vereyim. Partimizde o yapmıştı ellerine sağlık ve inanılmaz güzel olmuştu.

Diş Buğdayı


Akşamdan 1 kilo buğdayı bol suyla düdüklüye koyun. Bir dakika fıslatın altını kapatın. Sabaha kadar düdüklüde kapalı durup şişiyor. Sabah suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Dikkat edin altı yanmasın. Suyunu çekip pişince altını kapatıyoruz. Sonra 1/2 kilo şeker koyun karıştırın. Bırakın soğusun. Soğuyunca içine nar, fındık, ceviz, kuru meyve karışımı ve canınız ne isterse süslemek için koyun. Lütfen jelibon şekerleme gibi sağlıksız ve çocuklara zararlı şeyler koymayın. Çocuklar da bundan yesin çünkü onlar için çok faydalı. Afiyet olsun.





Menümüzde mercimek köftesi,2 çeşit börek. pohaça, kısır ve yine annemin yaptığı harika bir muzlu pasta vardı. Şimdilerde pastaneler çok güzel diş şeklinde pastalar yapıyorlar ve hoş oluyor ama bizim gibi kendiniz yapmak isterseniz diş şekli verebilirsiniz. Biz üstüne nar ile kızlarımın ismini yazmıştık :) Ben gelenlere hediye olarak vermek için özenip minik lokum paketleri hazırlamıştım ve yaşasın dişimiz çıktı etiketi yazmıştım. Şimdi bakıyorum üstünde ".....'nın dişi çıktı" havluları bile hediye veriliyor ve çok güzel görünüyor. Bence hediye olarak çocuk diş fırçası ve diş macunu vermek en güzeli olur. Günün anlam ve önemine uygun olur. Bu ikiliyi minik bir kap kağıdına sarıp bebeğin cinsiyetine göre mavi veya pembe kurdelayla bağlayabilirsiniz. Dikkat edin diş macunu parabensiz ve florsuz olsun.




Ben kızlara pişmemiş buğdaylardan iğneyle geçirerek bilezik yapmıştım kurdelanın üstüne. Çok güzel oldu hala saklarım.



Tabii ki partinin en zevkli kısmı çocuğunuzun gelecekteki mesleğini seçeceği bölüm! Önce yere bir örtü serin. Örtünün üstüne bilgisayar mouse (bilgisayarcı), hesap makinesi (muhasebeci), Kuran (din adamı), steteskop (doktor) ve kalem (yazar) koyun. Bunlara istediğiniz meslekleri ekleyebilirsiniz. Bebeği getirin ortaya oturtun. Herkes bebeğin kafasından aşağı pişmemiş buğdayları atsın bereket olsun diye. İlk önce neye eli giderse o mesleği seçeceği düşünülür. Benim Esin ilk hesap makinesine, Sevinç steteskopa'a gitmişti. Alper de başka birinin partisinde steteskopu seçmişti. İlerde göreceğiz :)



Çok güzel eğlendik ve bir adetimizi de elimizden geldiğince yaptık. Önemli olan birarada olmak ve güzel dileklerde bulunmak.



                                         Kızlar nineleri, babaanneleri ve benimle


google'da "diş buğdayı partisi" yazarsanız pek çok fikir edinebilirsiniz.






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

24 Ocak 2013 Perşembe

Alkollü araba kullanmayın, kullandırtmayın ve alkollü şöförlerin arabasına binmeyin



En Hassas olduğum konuya bugün değinmek istiyorum. Kimseyi üzmek değil niyetim sadece örnek olmak. Lütfen alkollü araba kullanmayın ve alkollü kişilerin kullandığı arabalara binmeyin. Çocuklarınıza örnek olun. Siz alkollü araba kullanmazsanız onların da kullanmama olasılıkları çok büyük. Sizi alkollü araba kullanırken görürlerse siz onlara ne kadar kullanma derseniz deyin hiçbir manası yok. Bu konu benim için çok önemli çünkü 20 Ağustos 1998'de ben 22 yaşındayken canım annemle babamı alkollü bir şöför yüzünden trafik kazasında kaybettim. Ben de mucizevi bir şekilde kaburga ve omuz kırıklarıyla kurtuldum. Lütfen alkollü araba kullanmayın, kullandırtmayın ve alkollü şöförlerin arabasına binmeyin. Yaşasaydı bugün anneciğimin 61. doğumgünü olacaktı ama 46 yaşında aramızdan ayrıldı. Bu resim çok sevdiğim bir resimdir anne ve babamla. Mekanları cennet olsun inşallah. Dualarınızda olsunlar. Bu vesileyle onları anmış oldum. Sizi üzdüysem affedin.





Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Tavsiyelerime uyarsanız olacaklardan sorumluluk kabul etmiyorum. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün