ÇOCUK DOKTORLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÇOCUK DOKTORLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ekim 2013 Pazartesi

Grip aşısı sizi hatta ailenizdeki diğer insanları hasta edebilir mi?



                       


4 gün önce Esin kızım ateşlendi. Çok yükselmedi ateşi ama 5 hafta önce Sevinç'te havale olayı yaşadığımız için biraz telaş yaptık. Neyse ki fazla yükselmedi ateşi. Boğaz kültürü de temiz çıktı. Dün Sevinç birden ateşlendi ve ateşi 39,3lere çıktı. Daha önce havale geçirdiği için doktorumuzun da tavsiyesiyle 37.9dan itibaren hemen ateş düşürücü verdim ve ılık kompres/duş yaptırdım. Yine de dün gece boyunca 3 kere 39,3 gördüm ve tabii ki havale endişesi yaşadım. Zor bir geceydi. beraber yattık hayatında ilk defa ve gece boyunca ılık kompres yaptım ona. Ateş düşüyordu ama 1 saat içinde yükselmeye başlıyordu. Neyse ki birşey olmadı ve geceyi atlattık. 8:40ta ateş düşünce uyudum ben. 11'de eşim aldı nöbeti ben biraz daha uyudum.
Gün içinde çıktı indi ateşi. 4 saatte bir ilacını verdim ve soğuk kompres yaptım. Neyse ki gece 21:45te kapımız çalındı ve yardım meleğimiz geldi. Komşumdan Sevinç'in hasta olduğunu duyan Dr. Maria uğramak istemiş. Kendisi bizim sokakta oturuyor. İşte bir melek doktorla komşu olmak gibi bir şansı var çocuklarımın. Sağlık ocağımızın dünya iyisi doktoru Maria yine imdadımıza yetişti ve gece bize uğrayıp 3 kuzumu muayene etti. Bir insan ancak bu kadar iyi niyetli olur. Alper doğumgununde karnına iki kere hızlı top gelip bayıldığında da hemen koşup gelmişti. Böyle iyi doktorları Allah başımızdan eksik etmesin. Gereksiz ilaç ve antibiyotik vermeyen doktorlardandır. 38,5tan once ilaç vermeyin der. Tabii havale hikayesi varsa 38'den itibaren veriliyor. İyileşiyor dedi boğazı da temizmiş çok şükür.
 
Çok da ilginç bir şey söyledi size aktarmak istedim. Bir hafta önce ben ve Alper grip aşısı olduk. Doktorumuz Esin ve Sevinç'teki ateşin de bundan kaynaklanmış olduğunu düşünüyor. Sonuçta az da olsa bir virüs veriliyor grip aşısı ile. Bizden de Esin'e ve Sevinç'e geçmiş olabilirmiş. Yine de faydalıymış ve tavsiye ediliyor grip aşısı ama bazen de böyle hasta edebiliyor. Bilginiz olsun istedim. Biz ilk defa grip aşısı olduk. Kızlara da yaptırsam mı diyordum gerek kalmadı olmuş kadar oldular.






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler



26 Eylül 2013 Perşembe

Hastayken çocuğunuza aşı yapılır mı?

Hasta olan bir çocuğa aşı yapılması konusunda farklı görüşler var. Bazı kaynaklar basit bir hastalık veya ishal durumunda aşı yapılabileceğini söylese de benim doktorum hasta bir çocuğa kesinlikle aşı yapılmaması gerektiğini düşünüyor ve ben de ona katılıyorum. Aşıların az da olsa yan etkileri olabiliyor ve bu yan etkiler zaten hasta olan bir çocuğu daha da fazla rahatsız edebilir. Bazı aşılar çocukların ateşinin az da olsa yükselmesine neden olabiliyor, çocuk zaten hastaysa ve ateşi yükselecekse bu tehlikeli olabilir. İki hassas annemizin çocuğunun bu şekilde havale geçirdiğini öğrendim ve sizleri uyarmak istedim.

Aşılar çok gerekli ve ben tüm aşıların tamamlanmasını savunan biriyim. Özellikle zamanına yapılmaları önemli ama hastalık geçene kadar bir hafta beklense bir zararı olmaz. Zaten iyi bir doktorun bir çocuğa aşı yapmadan önce bence mutlaka bir muayene etmesi ve çocuğun hasta olmadığına emin olması gerekir. Bizim doktorumuz bunu her seferinde yapıyor ve herhangi bir hastalık belirtisi olup olmadığını özellikle soruyor. Siz de doktorunuz unutsa bile bunu hatırlatın. Ateşsiz günler dilerim.




Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

23 Ağustos 2013 Cuma

Çocuklarda Büyüme Ağrıları

Prof. Dr. Hilmi Apak, çocuklarda görülen büyüme ağrılarının dikkate alınması gerektiğini, ağrı yanında farklı şikayetlerin de olması halinde çocuğun lösemi gibi tehlikeli hastalıklar açısından değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Çocuklarda görülen büyüme ağrılarının annelerin en fazla şikayet ettiği konuların başında geldiğini açıklayan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hematoloji Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Apak, “Anneler, büyüme ağrısının fizyolojik bir olay olmasına rağmen ‘ağrıların altında önemli bir hastalık yatıyor mu?’ endişesi ile çok sık hekime başvuruyorlar. Çocuklar, doğdukları andan itibaren büyümeye başlar. Tamamen normal olan büyüme ağrılarından endişe etmeye gerek yok. Fakat ağrıların yanında ateş, şişlik, morluk, halsizlik, solukluk gibi farklı hastalık bulguları da varsa çocuk uzman bir hekime götürülerek, lösemi, kemik tümörleri gibi ağrıya da neden olabilecek diğer hastalıklarının olup olmadığı araştırılmalıdır” diye konuştu.

AĞRIYAN YERLERİ OVALATIRLAR

Çocuklarda ağrıların 3 yaşından itibaren 13-14 yaşlarına kadar sürebileceğini, ağrı yüzünden çocukların gece uykularından bile uyanabileceklerini söyleyen Prof. Dr. Apak, “Bu ağrılar genellikle ayaklarda, dizin arkasındaki kaslarda, baldırlarda, uyluk kaslarında görülür. Ağrılar genellikle çift taraflı olarak görülür. Eklemlerde görülmez. Çocuk ağrıyan yerlerini sık sık annesine ovalatmak ister. Çünkü bir çocuğun oyun oynarken düşüp bir yerini çarptığında ağrısının olması başka bir durum. Dönem dönem ağrılarının olması da başka bir durum. Tehlikeli olan hastalıkların belirtilerini de içeren bu ağrıların neden olduğunun bulunması, ailelerin rahatlamasına neden olacaktır” ifadelerini kullandı.

ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR

Vücutta kemik ağrılarıyla ortaya çıkabilen hastalıklardan löseminin ilk belirtilerinin başında kansızlık, enfeksiyon ve kanama geldiğini belirten Prof. Dr. Apak, “Ağrı şikayeti ile başvuran hastaların kemik ağrıları dışında kansızlık, cilt altı kanamaları, ateş gibi bulguları varsa hastayı dikkatle incelemek lazım.Bu bulgular romatizmal ya da enfeksiyon nedenli bir hastalığı da gösterebilir, önemli bir kan hastalığının da belirtisi olabilir. Bu hastalıkların erken tanınması tedavisi açısından çok önemlidir. Çok basit bir muayene ve kan testi ile bu hastalıkların varlığı ekarte edilmeli. Ayrıca yine ağrıya neden olabilecek kemik tümörleri de basit bir röntgen film ile teşhis edilebilir. Kemik tümörleri erken teşhis edilirse tedavileri çok kolay olabilmektedir. Ancak ileri derecede beklemiş kemik tümörleri başka organlara sıçramış olursa tedavi çok zahmetli ve uzun olabilmektedir” dedi.

Kaynak: http://www.internethaber.com/cocuklardaki-buyume-agrisi-535194h.htm
Hassas Annemiz Binnaz:

Ece hanım. Kuzum gece durduk yere ağlayarak uyanıyor ve dizlerini ovuyor. 15-20 dakika sonra sakinleyip uykuya devam ediyor. Biz de ovuyoruz. Araştırmalarım sonucunda nedeni bilinmeyen büyüme ağrıları oluyormuş 3-12 yaş çocuklarda. Aynı sorunu yaşayan anneler var mı benim gibi? Kızım 3 yaşında, şimdiden teşekkür ederim.
Cevabım:

Evet boyun hızlı uzaması nedeniyle büyüme ağrıları olur ama yine de bu ağrıların yanında başka şikayetler varsa tehlikeli olabilir. Bir sonraki kontrolünde doktoruna söyleyin buna dikkat ederek muayene etsin. Belki sizi bir çocuk ortopedistine yönlendirebilir.




Benim çocuklarım da normalden fazla uzadıkları ve çok uzun boylu oldukları için (Maşallah)bu konu beni çok endişelendiriyordu. Alper 0-1 yaş arası 34 cm uzadı. 1-2 yaş arası 20 cm uzadı. Şimdi de normalden 3,5 yaş ileri gidiyor. Kızlar da 2 yaş ileriler. Senelik uzamaları normal bebeklerden çok fazla olduğu ve 1.94 olan babaları da tüm çocukluğu boyunca büyüme ağrılarından çektiği için bu ağrıları çekmelerinden çok korkuyordum. Ben araştırmalarım sonucunda büyüme ağrılarına en iyi gelen şeyin cimnastik ve yüzme olduğunu buldum. Çocuklar yazın bol bol yüzdüler 4 yaşından itibaren de haftada 1 gün cimnastik dersine gitmeye başladılar. Hiç büyüme ağrısı çekmediler. Zaten cimnastik çok faydalı ve kız erkek tüm çocukların spora cimnastik ile başlaması öneriliyor. Bence siz de esneme hareketleri yaptırmaya başlayın belki doktorunuz size bazı hareketler önerebilir ve biraz büyüyünce de cimnastiğe yazdırırsınız. Anneannem ve bir çok doktor çocuklara kelle paça çorbası yedirmeyi de öneriyor. Denemekte bir zarar göremiyorum. Bir de eklem ağrılarına kantaron yağı ile ovmak çok iyi geliyor. Doktoruna danışıp onu da deneyebilirsiniz. Geçmiş olsun





Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

21 Mayıs 2013 Salı

Anneler bilirmiş demek ki...

                               
                                 Nedir bu Esin'in dilinin hali?


Dün kızların anaokulundan aradılar ve Esin'in çok durgun olduğunu, yemeklerini yemediğini ve dudaklarının şişmeye başladığını söylediler. Babaları hemen ikisini de aldı ve eve getirdi. Esin 'in dudakları şişmiş ve yara gibi olmuştu. Hastalıkta ilk yaptığım şeyi yaptım ve Esin'e "dilini çıkar bakalım kızım" dedim. Çocukların dili bize çok şey anlatıyor. Beta veya boğaz enfeksiyonlarında genellikle çilek gibi görünüyor dilleri. Ama bu sefer Esin dilini çıkardığında gördüğüm görüntü beni bile şok etti. Resme baktığınızda neden bahsettiğimi anladınız sanırım. Ben de Esin'i alıp doktora götürdüm. Doktor da şaşırdı. Doktorumuza bu Beta dedim. Okula başladığımızdan beri o kadar çok Beta boğaz enfeksiyonu olduk ki artık bir doktor gibi anlıyorum. 

        Çok okuyan mı yoksa 3 çocuğu okula giden mi çok bilirmiş?


Doktorumuz ısrarla "yok Beta olsa ateş olurdu ve daha hasta görünürdü" dedi. Esin hop hop oynarken "bu mu hasta?" diye şaşırdı. Ben de "Benim çocukların bağışıklıkları iyi, hastalıkları hafif atlatıyorlar ve pek ateşleri çıkmaz" dedim. Neyse ki ısrarımla Beta testi yaptırdık. Beta testi yaptırırken mutlaka hem 30 dakikada sonuçlanan kısa testi hem de 2 günde sonuçlanan uzun kültür testini yaptırmak gerekiyor. Bu sefer de dahil olmak üzere bizde 4 defa kısa testte negatif çıktı ama uzun testte Beta'nın pozitif olduğu anlaşıldı. Esin Beta pozitif ve tabii bu dil de betadan sonra gelen kızıl hastalığının döküntüleri!!! Doktor önce el-ayak-ağız hastalığı diye ağızda yaralara ve el ve ayaklarda döküntülere yol açan bulaşıcı bir hastalık zannetti ama meğerse kızılmış. 

Yarın depo penisilin iğnesi olmaya gidiyoruz. Betayı mutlaka 1 defa vurulan depo penisilin iğnesi veya 10 gün kullanılan antibiyotikle tedavi etmek gerekiyor yoksa ilerde kalp romatizmasına ve önemli komplikasyonlara neden olabiliyor. Çok moral bozucu ve tabii Sevinç'e de test yaptıracağım çünkü o da ishal olmuş. Allah'ım çocuklar hasta olmasın. Geçici neyse ki ama çocuk sayısı 3 olunca tek tek hepsi hastalanıyor ve evin hastalık hali çok uzun sürüyor. 

Beta mikrobu ve kızıl hastalığı nedir?

Geç teşhis edildiği ve tedavi edilmediği durumlarda önemli sağlık sorunlarına yol açtığı bilinen kızıl hastalığının, son aylarda özellikle çocuklar arasında ciddi artış gösterdiği belirtiliyor.

Kızıl, A grubu beta streptokok isimli mikroplara bağlı olarak oluşan bir enfeksiyon hastalığı olarak tanımlanıyor. Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, “çocukların yaklaşık yüzde 10’u bu bakteriyi taşıyor” diyor. Hastalık,
kreş ve okul çocuklarında mevsimsel salgınlar yapıyor. Öksürük, aksırık ve damlacık enfeksiyonu şeklinde görülen hastalık, bulaşıcı özelliğiyle her yaş grubunda görülüyor.

Toplu olarak yaşanan alanlar ve okullar kızıl hastalığının sık görüldüğü, riskli yerler kategorisine giriyor. İklim koşullarındaki farklılıklar ve havaların ani olarak soğuması da kızıl hastalığının görülme sıklığını artıran faktörler olarak dikkat çekiyor.

Beta streptokok mikrobu bulaştıktan sonra, ateş, boğaz ağrısı, bulantı ve kusma ortaya çıkıyor. Bu durumu izleyen 1-2 gün içinde, deride kırmızı leke ve çizgiler oluşuyor. Kızıl döküntüsü olarak isimlendirilen cilt bulguları, el ve parmaklarda soyulmaya neden oluyor. Dilin çilek görünümünü almasının, hastalığa teşhis konulmasını sağlayan en önemli belirtilerden olduğu vurgulanıyor. Bademciklerin üzerinin beyaz leke ve iltihapla kaplanması da kızıl hastalığının sık görülen belirtileri arasında bulunuyor.

 “Penisilin enjeksiyonu toplumun çoğunluğu için en güvenli tedavi yöntemidir”diyor Prof. Pehlivanoğlu.
 İyi ve tam tedavi edilmeyen hastaların yüzde 1-4’ünde nefrit ve kalp romatizması gelişebiliyor. Hastalığın teşhisinde boğaz kültürü ve hızlı sonuç veren Strep-A testleri, bakterinin varlığının görülmesi açısından şart. 






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün 

2 Mayıs 2013 Perşembe

Çocuğumuzun doktorunu nasıl seçelim?


Hassas Annemiz Dilek:
Ece hanım merhaba, çocuklarımız için doktor tercihlerimizi nasıl yapmalıyız? Kriterlerimiz neler olmalı?
5 dk muayene aklımızda hala. Sorularla dönüyorsak ne yapmalıyız?Bu konu ile tecrübelerinizi paylaşır mısınız.
Sevgiler selamlar

Cevabım:
Çocuğunuzun doktoru size zaman ayırmalı, sorularınızı ayrıntılı cevaplamalı, ne çok telaşlı olup gereksiz bin tane test yaptırmalı ne de çok rahat olup baştan savma bir kontrol yapmalı. Mutlaka kulağına, boğazına bakmalı ve ciğerlerini dinlemeli. En son araştırmaları takip etmeli. Çocuğunuza karşı sevecen ve ilgili olmalı. Tabii ki bunların hepsini ülkemizdeki devlet hastanelerinde beklemek ve istediğimiz doktoru seçebilmek mümkün değil. Mümkünse bunlara dikkat ediyorum ben. Şunu da belirtmem lazım ki çocuklarımın babalarının işi sayesinde özel sigortaları var ve bu sayede özel hastanelere götürüyorum onları ama Allah korusun ciddi ve önemli bir hastalıkları olsa Çapa gibi araştırma hastanelerine götürürdüm. Devlet hastanelerimizde de harika doktorlarımız var. Biraz araştırma yapıp içinize sinen doktora götürmenizi tavsiye ederim. Sadece güvendiğiniz doktora gidin. Önemli konularda ve ameliyatlarda 2-3 doktorun fikrini alın ve ona göre karar verin.





Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

8 Nisan 2013 Pazartesi

Bademcikler alınmalı mı alınmamalı mı? ve bu gibi sorular

Hassas Anneler,
Bademcikler alınmalı mı alınmamalı mı? Bu soru çok geliyor.  Bademciğin alınıp alınmayacağına çocuğun bademciklerine ve durumuna bakıp doktoru karar verir. Bademcik alınmalı veya alınmamalı diye birşey denemez. Bazı durumlarda alınmalıdır bazılarında alınmasa olur diyor doktorlar. Doktorunuz bademcikler alınacak dediyse, isterseniz emin olmak için ikinci bir doktor görüşü alırsınız. İkisi de alınsın diyorsa bunun bir nedeni vardır bence. Bu gibi konularda lütfen sadece çocuğunuzun durumunu bilen doktorların görüşlerine önem veriniz. Konu komşunun veya arkadaşlarınızın dediklerine kulak asmayın. Tek doktora güvenmiyorsanız bir kaç doktora gösterin ama sadece bu işi bilen uzmanın dediklerini dinleyin.




Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

2 Nisan 2013 Salı

Çocuklarınızın bacaklarındaki morlukları önemseyin!


  Dizin altındaki morluklar genellikle yaramazlıktan oluyor ama dizin üstündeki morlukları önemsemek ve eğer kısa zamanda geçmiyorsa doktora göstermek gerekiyor. Ayrıca bir yere çarptıysa çarpmanın derecesiyle oluşan morluğun derecesi aynı olmalı, yani küçük bir çarpma büyük bir morluğa yol açıyorsa bunu araştırmanız gerek. Hastalık kaynaklı morlukların ilk oluşum yeri bacaklar. Allah korusun löseminin ilk belirtilerinden biri de bu morluklar olabiliyor. Doktor muayenesi ve kan sayımı genellikle şüphelenen anneleri rahatlatıyor. Tabii ki her morlukta doktora koşmayacağız ama morluk sayısı fazlaysa, diz üstündeyse, travmanın şiddetiyle ters orantılıysa, travma olmadan ortaya çıktıysa ve beraberinde dişeti ve burun kanaması varsa en kısa zamanda doktora danışmak gerekiyor.


Kaynak: http://www.hthayat.com/cocuklu-hayat/cocuk/cocuk-sagligi/haber/1008409-cocuklarin-bacaklarindaki-morluklara-dikkat





Ana Sayfaya Dönün

27 Mart 2013 Çarşamba

Çocuğunuz bunları yapıyorsa göz doktoruna gitmenizin zamanı gelmiş olabilir



Bu bilgilerimi kızlarımı götürdüğüm Maslak Acıbadem'deki göz doktorumuzdan aldım.





Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

24 Mart 2013 Pazar

Bebeğiniz aşı olurken veya kan aldırırken onu nasıl rahatlatabilirsiniz?

 Öncelikle siz sakin olmalısınız. Siz telaş yaparsanız bebeğiniz de bunu hisseder ve ağlamaya başlar. Siz rahat olun. Bir de benim bir taktiğim var, aşı yapılırken yapardım çok işe yarardı. Çocuk doktorum inanamamıştı nasıl işe yaradığına ve o günden sonra her anneye tavsiye ettiğini söylemişti. Aşı yapılırken bebeğimin kulağına yaklaştırırdım ağzımı ve böyle rüzgar sesi yapar gibi kalın ve hep aynı tonda bir ses yapardım kulağına. Bu anne karnındaki sese benzediği için onu rahatlatırdı. İyice yaklaştırırdım ağzımı onun kulağına. Saç kurutma makinesi sesi gibi bir ses çıkarırdım. Hatta kolik ve ilk aylarda çok ağlayan bebeklerde yanında saç kurutma makinesi ve elektrik süpürgesi açmak onu rahatlatır. Bu aynı tondaki yüksek ses anne karnındaki seslere benzer ve kendini güvende hissetmesini sağlar.

Bu yöntem özellikle 0-1 yaş arası bebeklerde çok işe yarar tavsiye ederim. Aşı biter bitmez de emzirin veya biberon alıyorsa biberonu hazır olsun. Dediğim gibi annenin telaşsız ve sakin olması bebeğe de yansır. Büyük çocuklarda da anlatın ne olacağını. Çok az acıyacağını ama bunun onu hastalıklardan koruyacağını söyleyin. Çocuğunuz korkarsa ve ağlamaya başlarsa onun duygularını önemsediğinizi gösterin. "Saçmalama, ağlama, korkacak ne var?" gibi şeyler demeyin. "Evet anlıyorum, şu anda biraz korkuyorsun ve bu çok normal ama inan bana fazla acımayacak ve hemen geçecek" gibi şeyler söyleyin. Hatta eline tıbbi bir alet (mesela stetoskop gibi) verip onunla oyalanmasını sağlayabilirsiniz. Yanınızda bir de yapıştırma veya küçük bir hediye de götürün tam aşıdan önce verin ona bakarken olay olur ve biter. Bebeğinizi emziriyorsanız aşıdanveya kan alımından hemen sonra emzirin ki rahatlasın. Biberonla mama veya yaşına uygunsa meyve suyu da verebilirsiniz. Büyük çocuklar için de yanınızda bir meyve veya sticker götürüp işlem bitince ona verebilirsiniz. Ama dediğim gibi en önemlisi sizin rahat olmanız ve ona güven vermeniz. Onu kendi telaşınızla telaşlandırmayın. Sakinliğiniz ve gülümsemenizle ona yardımcı olun.






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

9 Şubat 2013 Cumartesi

Odyolog Dr. Zeynep Gence Gümüş ile çocuklarda işitme sorunlarını konuştuk





Alper'in kulağında enfeksiyon olup olmadığına bakılırken


-Sayın Gümüş, bize eğitiminizden bahseder misiniz?

Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunuyum. Üniversiteden sonra klinik bir bilim dalına geçmek istediğim için Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Odyoloji Bilim Dalı'nda 3 yıl süren yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Yüksek lisans sonrası 2005 yılında Pennyslvania Salus University'den doktora derecemi aldım.

-Önce bize normal işitme ve konuşma gelişimini anlatır mısınız?


Normal işiten 0-3 aylık bir bebek ani bir ses duyduğunda sıçrar. Emzirirken ses duyduğunda emme davranışını arttırır veya azaltır. Farklı ihtiyaçlarını anlatmak için farlı şekillerde ağlar. Memnuniyet ifade eden 'agu-gugu' benzeri sesler çıkarır. 4 aylıktan itibaren sesleri lokalize etmeye başlar. Gözlerini sesin geldiği yöne doğru çevirir. Konuşmaya daha çok benzeyen babıldama seslerini çıkarır.

Belirli yaş aralıklarında çocuğunuzdan beklemeniz gereken davranışları Hassas Anne'nin bu dosyasında bulabilirsiniz

-Her yeni doğan bebeğe işitme testi yapılıyor mu?

Sağlık Bakanlığı'nın yakın zamanda başlattığı bir uygulama ile özellikle büyük şehirlerde birçok hastanede yenidoğan işitme taraması yapılıyor.

-Yurtdışında prosedür nasıl?

Yurdışında, farklı ülkelerde farklı uygulamalar var. Odyoloji biliminin en gelişmiş olduğu Amerika Birleşik Devletleri'nde her yeni doğana işitme testi yapılması zorunludur.

(American Academy of Pediatrics 1982 yılındaki bildirisinde sadece işitme kaybı yönünden risk taşıyan bebeklere işitme taraması yapılması önermişti. 1992-1996 yılları arasında yürütülen Colorado Yenidoğan İşitme Taraması Projesi'nde doğuştan işitme kaybı teşhisi koyulan 126 bebeğin %50sinin işitme kaybı açısından hiçbir risk taşımadığı görüldü. Bunun üzerine American Academy of Pediatrics 1999 yılında yayınladığı bildiride tüm yenidoğanlara işitme taraması yapılmasını önerdi.)

-Sizce bebeklere ne zaman işitme testi yapılmalı?


Bence her yeni doğmuş bebeğe hastaneden taburcu olmadan önce işitme testi yapılmalıdır. 






Alper'e ses geçirmeyen odada oyun testi yapılırken



-Erken teşhis önemli mi? Tedavide başarıyı etkiler mi?


Erken teşhis tabii ki çok önemlidir. İşitme kaybı, hem alıcı hem de ifade edici dili olumsuz yönde etkilediği için çocuğun tüm gelişim alanlarında olumsuz sonuçlara yol açabilir. Dil ve konuşma gelişimi için en önemli dönem hayatın ilk 3 yılı olarak kabul edilir. Erken teşhis koyulmadığı durumlarda işitme bozukluğu olan pek çok bebek ve küçük çocuk, dil gelişiminin gerçekleşeceği bu çok önemli zaman dilimini kaybedebilir.

Zaten şu anda ülke çapında yürütülen Ulusal Yenidoğan İşitme Taraması Programı'nın temel hedefi de doğar doğmaz işitme kaybının tanınması ve ilk altı ay içinde işitme cihazlı veya koklear implantlı olarak özel eğitim sürecinin başlatılmasıdır. Geç kalmadan işitme cihazı kullanılmaya başlanması, bebeğe ve ailesine yönelik eğitimin erken başlatılması halinde, çocuk işitme-konuşma gelişimi açısından normal yaşıtlarını yakalayabilecek, bu konuda aileye ve sosyal güvenlik kuruluşlarına düşen maddi/manevi yük azalacaktır.

-Eğer test yapılmamışsa anneler bebeklerinde sorun olduğunu nasıl anlayabilirler? Kendileri test edebilirler mi?

Bebeğin normal işitme ve konuşma gelişimini yakından takip ederek bir sorun olup olmadığını tahmin etmek mümkündür. Örneğin; 2 aylık bir bebek ani bir gürültü olduğunda sıçramıyorsa, 7 aylık bir bebek sesin geldiği yöne dönmüyorsa, 1 yaşına gelmiş bir bebek 'Topu bana ver' gibi basit emirleri anlamıyorsa ve henüz hiç kelimesi yoksa işitmesi ile ilgili bir problemden şüphelenilebilinir. Ancak bir annenin evde, iki kulağı ayrı ayrı, farklı frekansları ve ses şiddetlerini gözeterek test etme şansı olamaz. Bu yüzden mutlaka bir uzmana başvurularak yaşına uygun işitme testi yapılmalıdır.

-Bir sorun olduğundan şüphelenirlerse ne yapsınlar?


Bir sorun olduğundan şüphelenirlerse mutlaka bir odyoloji uzmanına başvursunlar. Gerekli görüldüğünde odyoloji uzmanı zaten kulak burun boğaz uzmanına, çocuk doktoruna, nöroloji uzmanına ve çocuk psikiyatrisi uzmanına da danışacak veya hastayı yönlendirecektir. (Maalesef ülkemizde çok az sayıda odyoloji uzmanı olduğundan başvurdukları kişinin gerçek bir klinik odyolog olup olmadığına dikkat etmelerini öneririm.)



Evet tüm Türkiye'de sadece 60 adet Odyoloji uzmanı olması beni çok şaşırttı. İnanılmaz bir eksiklik.

-İşitme sorunları ne kadar yaygın?

Ülkemizde her yıl yaklaşık 1.300.000 çocuk dünyaya gelmektedir. Konjenital (doğuştan) işitme kaybı insidansını dünya ortalaması kabul etsek bile nüfusumuza her yıl 1300 işitme kayıplı yenidoğan katılmaktadır. Elimizdeki verilere göre bu sayı yılda 1500-2000 işitme kayıplı yenidoğandır. Çocuklar 4-5 yaş civarına geldiğinde bu sayı beş misline ulaşmaktadır.

(Başbakanlık Özürlüler İdaresi ve Devlet İstatistik Enstitüsü'nün araştırmasına göre ülkemizdeki işitme engelli sıklığı %0.37 olup, bu oran kırsal alanda %0.45'e kadar çıkmaktadır.)

-Bebeklerin işitme sorunu olup olmayacağı anne karnında anlaşılabiliyor mu?


Gebeliğin 27. haftasından itibaren bebeklerin duyabileceğini biliyoruz. Ancak işitme anne karnında test edilemez, doğduktan sonra anlaşılabilir.

-Bebeklerde neden işitme sorunları olur?


İşitme kaybı prenatal (doğum öncesi) perinatal (doğum anı) ve post natal (doğum sonrası) olmak üzere yaşamın üç farklı döneminde ortaya çıkabilir.

1.Doğum öncesi dönem-Annenin hamileliği sırasında geçirilen işitme kaybı risk faktörlerini kapsar:

• Genetik yatkınlık

• Annenin hamileliği sırasında ototoksik ilaç kullanması

• Annenin hamileliği sırasında kızamık, kabakulak gibi ateşli hastalıklar geçirmesi

• Annenin hamileliği sırasında x-ray ışınlarına maruz kalması

• Annenin sistemik bir hastalığı olması

• Annenin hamileliği sırasında kaza, düşme vb. travma geçirmesi

2. Doğum anı- Bu dönem doğum sırasında meydana gelen işitme kaybı risk faktörlerini kapsar:

• Düşük doğum kilosu (doğum ağırlığı 1500gr.'dan az olan prematüreler )

• Kan uyuşmazlığı

• Doğum sırasında bebeğin oksijensiz kalması

• Doğum sırasında kafa travması geçirmesi (forceps, vakum kullanılması vb.)

• Kan değişimi olması (sarılık çok yükseldiği için)

3. Doğum sonrası- Bu dönem doğumdan sonra çocuğa ilişkin işitme kaybı risk faktörlerini kapsar:

• Çocuğun geçirdiği hastalıklar (kabakulak, menenjit vb.)

• Çocuğun havale geçirmesi

• Çocuğun ototoksik (işitme kaybına sebep olduğu bilinen) ilaç kullanımı

• Çocuğun kafa travması geçirmesi

• Çocuğun kulak enfeksiyonu geçirmesi

• Çocuğun genetik bozukluğunun olması

• Çocuğun kraniofasiyal anomalisinin olması

• Çocuğun yüksek şiddette gürültüye maruz kalması

• İdiyopatik (sebebi belli olmayan) nedenler

-İki prematüre bebek annesi olarak sormak istiyorum, prematüre doğan bebeklerde daha çok görülüyor mu işitme sorunları?


Evet, prematürite ve düşük doğum kilosu işitme kaybı açısından bir risk faktörüdür.

-Bebek yenidoğan işitme testini geçemezse ondan sonra neler yapılıyor?


Yenidoğan işitme taramasını (TEOAE testi) geçemeyen bebeğe taburcu olduktan 1 hafta sonra bir daha test yapılıyor. Bu testi de geçemeyen bebeğe BERA/ABR (Auditory Brainstem Response) Testi yapılarak kesin tanıya gidiliyor.

-İşitme sorunu olan çocuklara farklı bir eğitim verilir mi?


Bu sorunun cevabı işitme kaybının derecesine göre değişir. Ancak özellikle ileri ve çok ileri derecede işitme kayıplıların normal yaşıtlarının konuşma gelişimini yakalayabilmek için mutlaka işitsel-sözel eğitim alması gereklidir.

Aslında halk arasında sağır-dilsiz diye bilinen hastaların çoğu erken teşhis koyulmamış, doğru zamanda doğru işitme cihazını kullanmamış ve gerekli eğitimi almamış oldukları için konuşma gelişimi gerçekleşmemiş bireylerdir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde sağır-dilsiz diye bir kavram kalmamıştır.

-İşitme sorunları okul başarısını nasıl etkiliyor?


İşitme kaybı:

• Alıcı ve ifade edici iletişim becerilerinin gelişmelerinde gecikmelere yol açar.

• Öğrenme güçlüğü ve düşük akademik performansa sebep olur.

• İletişimde güçlük, sosyalizasyon ve kendine olan güvende eksikliğe yol açar.

• Mesleki seçim olasılıklarını olumsuz yönde etkiler.

-Çocuklarda işitme kaybı nasıl tespit ediliyor?


3 yaşından büyük çocuklarda oyun odyometrisi yapılarak işitme kaybı tespit edilebilir. Bu testte çocuğun belirli frekanslardaki ve şiddetlerdeki seslere cevabı gözlenir. Basitçe anlatacak olursak; çocuk kulaklıktan ses duyduğu zaman elindeki oyuncağı sepete atar. Bu test ile beraber akustik immitansmetri yapılarak orta kulak problemi elimine edilmeli ve objektif bir yöntem olan otoakustik emisyon testiyle sonuçların sağlaması yapılmalıdır.

Davranım testini yapamayacak kadar küçük çocuklarda uykuda yapılan ve objektif bir yöntem olan ABR (BERA) testi ile işitme kaybı derecesi tespit edilir.

-Çocuklar işitme cihazını kaç yaşında takmaya başlayabilirler?


Bebek işitme kaybı tanısı aldıktan sonra 6 aylıktan itibaren işitme cihazı kullanılmaya başlanabilir.

-Sonradan oluşan duyma kayıpları neden olur? Nasıl anlarız?


Doğum sonrası oluşan işitme kayıpları daha önce de bahsettiğimiz gibi çocuğun geçirdiği hastalıklar (kabakulak, menenjit vb.), havale geçirmesi, ototoksik ilaç kullanımı, kafa travması, kulak enfeksiyonu, genetik bozukluk, kraniofasiyal anomali ve yüksek şiddette gürültüye maruz kalması gibi çeşitli nedenlerden olur.

Çocukluk döneminde en sık karşılaşılan sorun orta kulak problemine bağlı bir miktar iletim tipi işitme kaybı gelişmesidir. Bu durumda genellikle çocuk annesinin düşük ses tonuyla söylediği şeylere cevap vermez. Söyleneni sıklıkla yanlış anlar. Televizyonun sesini çok açar. Bazen kendisi de çok yüksek sesle konuşur.

-Orta kulak iltihabı işitme kaybına neden olur mu?

Orta kulak iltihabı, sesin orta kulakta biriken sıvı nedeniyle iç kulağa iletilememesi yüzünden iletim tipi işitme kaybı dediğimiz geçici bir işitme kaybına neden olur. Ancak orta kulak problemleri zamanında ve doğru şekilde tedavi edilmezse kalıcı bir işitme kaybına da dönüşebilir.

-Orta kulak iltihabı ilaç tedavisi olmadan nasıl geçebilir?

Orta kulak problemleri kulak burun boğaz uzmanlarının konusudur. Konuyu uzmanına danışmanızı öneririm.




Alper'e ses geçirmeyen odada Dr.Gümüş duyma testi yaparken



-Kulak sağlığımızı korumak için neler yapmalıyız?

Kulak sağlımızı korumak için öncelikle yüksek gürültülü yerlerden kesinlikle uzak durmalıyız. Kulaklıkla müzik dinlerken sesini çok fazla açmamalıyız. Kulağımızla ilgili en ufak bir problem hissettiğimizde doktora başvurmalıyız.

Ayrıca, ototoksik etkileri kanıtlanmış ilaçları (işitme kaybına neden olduğu belirlenmiş bazı güçlü antibiyotikler, kinin, bazı kemoterapi ilaçları, antikonvülsan ilaçlar) kullanmamalı ya da kullanılması zorunlu ise işitme yönünden takipte olmalıyız.

-Çocuklarda ve büyüklerde kulak yıkatmayı öneriyor musunuz? Kulak içindeki pisliklerin temizlenmesi öneriliyor mu?

Kulak burun boğaz uzmanları dış kulak yolunda birikmiş buşonu temizlemek için artık yıkama dışında farklı yöntemler kullanıyorlar.

Ancak kulak temizlemek için evde kulak çöpü kullanmak; dış kulak yolunda birikmiş kiri iyice kulak zarına doğru itmiş olacağınız için ve zaman zaman kulak zarını travmatize etme şansı olabildiğinden kesinlikle önerilmiyor. Eğer kulak kiri dışarı kadar çıkmışsa bir tülbent vasıtsıyla kulak yolunun görünen bölümünden alınması olabilir.

-Biyonik kulak uygulaması ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Biyonik kulak (koklear implant), normal işitme cihazından fayda göremeyecek kadar ileri derecede işitme kayıplı hastalarda uygulanan bir yöntemdir.

Koklear implant, hasarlı iç kulağın fonksiyonunu yerine getiren bir elektronik tıbbi cihazdır. Seslerin şiddetini yükselten işitme cihazlarının aksine, koklear implantlar beyne ses sinyalleri göndermek için iç kulağın hasarlı parçalarının (koklea) işini yapar. İç kulağa ameliyatla yerleştirilen elektrotlar cihazın dış parçasından iletilen sesleri elektirik sinyallerine çevirerek işitme sinirine iletir. Halk arasında bilinenin aksine (dış parçası da olduğu için) dışarıdan görülebilir.

Bu cihaz çok ileri derecede işitme kayıplı bir kişinin tamamen normale yakın duymasını sağlayabildiği için çok önemli bir keşiftir.

-Fototerapi alan bebeklere ekstra bir işitme testi daha yapılmalı mı?

Hiperbilirubinemi (fototerapi almasını veya kan değişimi gerektirecek kadar sarılık yükselmesi) olan bebekler farklı bir işitme kaybı türü olan 'İşitsel Nöropati' açısından risk faktörü taşır. Bu tür işitme kayıplarında iç kulak sağlamdır ancak işitme siniri fonksiyonunda problem vardır. Yapılan yenidoğan işitme taramaları, iç kulağın fonksiyonuna yönelik bilgi verdiği için fototerapi alan bebeklerde ABR testi de yapılarak işitme siniri fonksiyonu da kontrol edilmelidir. 

-Bugünlerde vertigo yani baş dönmesi sorunu yaşayanların sayısı oldukça fazla. Bu konuda bilgi verir misiniz lütfen?

İstatistiklere göre başdönmelerinin %85i iç kulak kaynaklı başdönmeleridir. Bu oldukça geniş bir konudur. Ancak en sık görülen iç kulak tipi başdönmesi BPPV (Benin Paroksismal Pozisyonel Vertigo) hastalığıdır. İç kulakta dengeden sorumlu yarım daire kanallarının içindeki partiküllerin yer değiştirmesi bu hastalığa sebep olur. Baş hareketleri ile tetiklenir. Hastanın özellikle ani hareketlerde başı döner. Tipik olarak yatakta dönerken, yataktan kalkarken, başını öne eğdiğinde, yukarı bakarken etraf dönüyormuş, gözlerini odaklayamıyormuş gibi hisseder. Teşhis koyulduktan sonra doğru tedavi yöntemi repozisyon manevrası uygulanarak iç kulakta yerinden çıkmış olan partiküllerin yerine oturmasını sağlamaktır.



Maslak Acıbadem Hastanesi doktoru Odyolog Dr. Zeynep Gence Gümüş'e yoğun temposunda bize zaman ayırdığı ve Hassas Anne üyelerinin sorularına ayrıntılı ve çok açıklayıcı cevaplar verdiği için çok teşekkür ediyorum. Dr. Gümüş kendisi de 9 yaşındaki kızının Hassas Annesi ve sitemizi takip ediyor. Benim üniversiteden sınıf arkadaşım olan Dr. Gümüş biraz yüksek sesle konuşan oğlum Mehmet Alper'e de işitme testi yaptı. 

Sonuç: Mehmet Alper süper duyuyor ama üç çocuğun arasından kendini bize duyurabilmek için yüksek sesle konuşuyor!







Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

5 Şubat 2013 Salı

Doktor defteriniz var mı?

Çocuğunuzu aydan aya doktora götürüyorsunuz, sonra bu aralar açılıyor ve büyüyünce 6 ayda veya yılda bir doktoru görüyorsunuz. Bir defter alın ve bunu doktor defteriniz yapın. Doktora her götürdüğünüzde neden götürdüğünüzü, hangi hastalıkları geçirdiğini ve ne ilaç aldığını yazın. Bazı hastaneler bir kitapçık veriyor ama ona herşey sığmıyor. Bu deftere aynı zamanda acil olmayan kafanıza takılan soruları yazın. Doktora gittiğinizde bu soruları sorarsınız. Siz de benim gibiyseniz doktoru görünce aklınızdaki soruları unutabilirsiniz ve zamanınız da çok kısıtlı oluyor. Sadece çocuğunuzu muayene edebiliyor. Mutlaka doktorunuzun cep telefonunu ve gittiğiniz hastanenin acilinin ve pediatri bölümünün de telefonunu bu deftere kaydedin. İlerde çok işinize yarar. İnsan zaman geçtikçe özellikle birden fazla çocuğu varsa hangi hastalıkları ne zaman geçirdiğini unutabiliyor. mesela çocuğunuz 5. hastalık geçirdi mi? ne zaman geçirdi? hangisi geçirdi? Açıp bakarsınız.






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

9 Ocak 2013 Çarşamba

Beta mikrobu ve döküntülü kızıl hastalığı

Şu anda yaygın olan beta mikrobu ve döküntülü kızıl hastalığı hakkında ayrıntılı bilgi burada http://www.doktorsitesi.com/yazi/beta-mikrobu-nedir-/1363
Eğer çocuğunuzun okulunda beta mikrobu çıktıysa en ufak bir belirti gördüğünüzde boğazdan hem 1 saatte sonuç veren kısa beta testini hem de 3 günde sonuç veren beta boğaz kültür testini yaptırmanızda fayda var. Bazen kısa testte negatif çıkıyor ama uzun testte pozitif çıkıyor. Bu bize 3 kere oldu. Uzun testi yaptırmasak Betayı yakalayamayacaktık. 10 gün boyunca alınan antibiyotikle veya kalçadan vurulan penisilin iğnesi ile tedavi edilmeyen beta ilerde kalp romatizmasına yol açıyor. Fazla belirti olmadan da geçirebiliyor çocuklar betayı. Mesela Geçen sene Sevinç'te sadece burun tıkanıklığı oldu, ateş ve döküntü olmadı. Alper'de sadece döküntü ve burun tıkanıklığı oldu. Esin'de hem ateş, hem burun tıkanıklığı hem de döküntü oldu. Hepsinin beta testi pozitifti. Neyse ki yakaladık ve tedavilerini oldular. Lütfen Betayı ciddiye alın.



Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün