İki yaş Sendromu biz annelerin kabusu. Sizinle pıtır pıtır her yere gelen, mutlu mesut sizinle zaman geçiren, bakımı da biraz olsun kolaylaşmış tatlı bebeğiniz bir anda gözünüzün önünde minik bir ergene dönüşür ve elinizden hiçbirşey gelmez. Amerika’da buna ‘terrible two’s’ derler yani korkunç ikiler. O kadar da kötü bir isim takmaya gerek yok bence sonuçta geçip giden bir dönem. 2 yaş civarı çocuklar yersiz öfke nöbetleri yaşamaya başlarlar ve belirgin bir huysuzluk ve aksilik olur tavırlarında. Buna iki yaş sendromu diyoruz. Amerika’da erken çocuk gelişimi derslerinde en çok bahsedilen konulardan biriydi bu. Hem o derslerde hem de üç çocuğumun 2 yaş dönemlerinde bu konuda çok şey öğrendim.
Alper oğlum Maşallah diyeyim olabilecek en uslu çocuktu. 2,5 aylıkken 12 saat kalkmadan gece uykusuna geçti. Hiç sorunsuz kilolarla anne sütünü severek içti. Ek gıdaya sorunsuz geçti. 22 aylıkken bir gün “Alper kaka yaptı” dedi ve bezi bıraktık. Neredeyse ilk 2,5 ayda gece acıktığı zaman dışında ağladığını duymadık diyebilirim. Hep yaşıtlarının çok ilerisinde oldu, hep yüzü güldü. Hatta o 21 aylıkken ikiz kız kardeşleri doğduğunda biz bebeklerin ağladığını anlayıp şaşırdık diyebilirim. Bu arada ikiz kızlarımın ikisi de 3 ay boyunca kolikti yani bebeklerin ağladığını öğrenmekle kalmadık, çıldırmaya ramak kaldı.
Bu melek çocuk 2 yaş civarında bir günde içinde istediği olmayınca kendini yerlere atan minik bir ergene dönüşünce eşimle yaşadığımız şoku anlayabilirsiniz. Elindeki ayıyı duvara dayar ve “Bu burada dursun” diye ağlardı, hem de yarım saat boyunca. Ne yapabilirsiniz ki bu durumda? Elimize çekiç ve çivi alıp ayıyı duvara çakacak halimiz yoktu. İlk şoku atlatınca neler yapabileceğimizi düşünmeye başladık psikolog olan eşimle. Öncelikle bunun aynı kolik gibi 2-3 ay sürecek bir dönem olduğunu ve aynı kolik gibi bir günde biteceğini anımsayıp kendimizi teselli etmeye çalıştık. Sonra da bu dönemi nasıl daha rahat atlatabileceğimizi düşünmeye başladık. En zorda kaldığımız zamanlar Alper’in istediği birşey olmadığında AVMlerde kendini yere atıp tepinmeye başladığı zamanlardı. Hassas bir anne olarak tertemiz baktığım kuzumun leş gibi yerlerde süründüğüne mi yanayım? Beceriksiz bir anne gibi mi göründüğüme mi yanayım? Yoksa bu tepinmeler yüzünden hiçbir işimi yetiştiremediğime mi yanayım? Bir de şöyle ekstra bir problem vardı bizde. Alper 2 yaşındayken 4 yaşında gibi görünen 103 cm boyunda yaşıtlarından çok uzun bir çocuktu, eşim ve ben çok uzun boylu olduğumuz için. Yani yabancılar yerde tepinen 3-4 yaşında bir çocuk görüyorlardı oğlumu gördüklerinde. Devamlı açıklama yapıyordum “teyzeciğim yok o 4 değil daha yeni 2 oldu” diye.
Çocuğunuzun 2 yaş sendromunu nasıl en az zararla atlatabilirsiniz?
Öncelikle çocuğunuzun davranışlarında mantık aramayı bırakın çünkü ne kadar ararsanız arayın, bulamayacaksınız! Şu anda çocuğunuz duygularıyla davranıyor, mantığıyla değil. Sakin olun ve her bir öfke nöbetinin nasıl patlak verdiğini anlamaya çalışın. Bu bir sonrakini önlemenize yardım edecektir.
Dışarı çıkmadan önce ona neler yaşayacağınızı ayrıntılarıyla anlatın ve beraber nasıl davranacağınıza karar verin. Mesela “Bugün İstinye park’a gideceğiz. Biraz dolaşacağız, sana da oyuncakçıdan ufak bir araba alırız sen onunla oynarken ben işlerimi halledeceğim. Eğer başka bir şey için kendini yerlere atıp beni üzersen hemen oradan ayrılacağız ve uzun bir süre oraya tekrar gitmeyeceğiz” gibi. Çocuklar neler olacağını bildikleri zaman kendilerini güvende hissediyorlar.
Onun uykusuz ve aç olmamasına dikkat edin. Bu çocuklarda ve bebeklerde her zaman dikkat etmeniz gereken bir şey zaten ama özellikle 2 yaş sendromunda aç ve uykusuz olduklarında davranışları çok değişiyor. Yanınıza onu oyalayabilecek sağlıklı atıştırmalıklar alın. Kesilmiş havuç, meyva veya salatalık, evde yapılmış pohaça veya minik kavanozlarda ev yapımı çorba. Ben 3-4 yaşına kadar çocuklarıma dışarda pek yemek yedirmedim. Her zaman yanımda sağlıklı kıymalı sebze yemeğim olurdu. Minik kavanozunu çıkarır verirdim onlara. Sonra da bir kavanoz ev yapımı yoğurtla tamamlardık öğünü. Şimdi de dışarda sadece güvenilir bulduğumuz yerlerden iyi pişmiş köfte ve pilav yediririz onlara. Yanında da ayran. Hiçbir zaman fast-food yemediler. Dışarı çıkma saatlerimizi de uykularına göre ayarlardım. Alper bebek arabasında güzel uyurdu. Uyurken de ben gezerdim rahat rahat. Hayatınızı onların düzenine uydurunca sizi daha az üzerek büyüyorlar inanın. Alper uykusunu alsın diye eve az kala uyuya kalan Alper ile arabada onun uyanmasını beklediğim çok olmuştur.
Şekerli ve paketlenmiş ürünler hiç yemediler küçükken. Şekerin, özellikle de paketlenmiş ürünlerin içindeki katkı maddelerinin çocukları çok kötü etkilediğini düşünüyorum. Onlara ağır geliyor bence o maddeler ve vücutları kaldıramıyor. Şeker, abur-cubur yiyen ve sonra yerinde duramayan çocuklara çok rastlıyorum. Siz de vermeyin bu ürünleri. Şekeri meyvadan ve sizin evde yaptığınız sütlü tatlılardan alsınlar sadece.
Çocukların aşırı tepkilerini ve öfke nöbetlerini biraz görmezden gelin. Salonda nedensiz yere deli gibi ağlıyorsa bırakın onu orada mutfağa geçin, çıkarken de “sakinleşince yanıma gelirsin canım” deyin. Bazen sadece ilgi çekmek için yapıyorlar ve sizi deniyorlar. Oyuncak dükkanında istediği oyuncağı almadığımda kendini yerlere atmaya hazırlanan oğluma: “ben gidiyorum sen istersen gel istersen kal” derdim ve dışarı yürümeye başlardım ama tabii gözüm ondaydı. Genellikle biraz sonra gelirdi. Tabii hiçbir zaman yanlız bırakmayın ve güvende olduğundan emin olun.
Çocuklarla ilgili her sorunda olduğu gibi bunda da kararlı olmanız ve geri adım atmamanız anahtar nokta. Çocuğunuza “oyuncakçıda olay çıkartırsan hemen eve gideceğiz” deyip olay çıkarttığında ona istediği oyuncağı alıp gezmeye devam ederseniz çocuk şunu öğrenir; ‘yeterince ağlarsam ve annemi rahatsız edersem, istediğimi elde ederim.’ Bu dersi öğrenirse unutması çok zor olur. Bu nedenle hata yapmayın. Bir tehdit savurduysanız onu yerine getirin ki bir sonraki tehditinizin hükmü olsun.
Çocuğunuza iyi davrandığı zamanlarda ona çok sevgi göstererek ve istediklerini yaparak onu ödüllendirin. Kötü davrandığı zamanlarda ise istediklerini yapmayın. Ağlayınca istediği olmasın, davranması gerektiği gibi davranınca istediği olsun. Mesela ağlıyor birşey için, o şeyi kesinlikle yapmayın. Biraz sonra sıkılıp sustuğu zaman “sakinleştin mi tamam hadi o zaman şimdi ...yı yapalım” deyin. Çocuklar hemen öğrenirler ne yapınca ne olduğunu merak etmeyin.
Ağlamaya ve bağırmaya başladığında duymuyormuş gibi yapın. Dikkatini başka tarafa çekmeye çalışın. Mesela “aa bak şu binayı görmüş müydün? Yoksa o balkonda renkli bir kuş mu var?” veya “sanki şu tarafta bir palyaço gördüm hadi oraya doğru gidip bakalım” Gerisi sizin yaratıcılığınıza kalmış. Komik duruma düştüğünüzü düşünebilirsiniz ama inanın yerde debelenen bir çocuğun tepesinde durmaktan daha iyidir. Dikkatini başka yöne çekmeyi ilerleyen yaşlarda da başarıyla kullanabilirsiniz.
Çocuğunuzla her konuda kavga etmeyin. Sadece önemli konularda kızın, mesela vurmak, kötü laf söylemek, kendini tehlikeye atmak gibi durumlara saklayın öfkenizi. Herşeye hayır demeyin. O zaman hayır kelimesi onlar için önemini yitiriyor. Negatif değil pozitif olsun konuşmalarınız. Eleştirileriniz davranışa olsun, çocuklarınızın kişiliğine değil. Mesela “Aptalsın sen nasıl olur da kardeşine vurursun” yerine “ kardeşine vurmak güzel bir davranış değildi ve kabul edilemez” deyin. Sakin olun ve çocuğunuzla iktidar savaşına girmeyin. Ona karşı agresif davranışlarınız olursa bu sadece çocuğunuzu daha da kızdıracak ve olayın boyutunu arttıracaktır.
En önemlisi de, unutmayın bu dönem geçici. Genellikle 2-3 ay içinde o tatlı kuzunuz geri gelecek ve bu öfke nöbetleri bitecek. Böyle dönemler değişik yaşlarda olacak, önemli olan sizin burada saydığım doğru davranışları kararlı ve sakin bir şekilde uygulamanız. Kolay gelsin.
Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler
Ana Sayfaya Dönün