19 Haziran 2013 Çarşamba

Oyun zamanı çocukların gelişimi için çok önemli- Dr. Seyda Bucak

İsterseniz çalışan anne olun, ister tam zamanlı annelik yapın çocuğunuzla oynamaya vakit ayırmanız çok önemli. Bazen anne olarak yapılması ‘gereken’ şeyler o kadar çok ki, oyun oynamanın çocuk için dünya ile en önemli bağ kurma yolu olduğu göz ardı ediliyor. Ben hayatımda hiç bir çocuk ile oynamadım, kendi çocuğum olana kadar. Öyle oyuncu bir tip de değildim ama kendi çocuğumla sürekli oynuyorum ve inanılmaz eğleniyorum. Peki ne oynuyorum, ne buluyorum oynayacak? 

Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde eşimle konuştuk, bir türlü ne yazacağımı bilmediğimi söylediğimde bana şunu dedi: "Kafanda bir planla oturmuyorsun ki oyuna, sadece o zamanı oyuna ayırmaya karar vererek Sinan’la takılmaya başlıyorsun, oyun zaten kendiliğinden gelişiyor." Ve o zaman anladım: 


gerçekten önemli olan ne oynadığın değil ama çocuğa o zamanı ayırmak ve onunla oynama niyetinde olmak.

En önemli şey çocuğu gözlemlemek: bakın, dikkati nerde o anda? Onun dikkatinin olduğu yerde arayın oyunu, kafanızda planladığınız yerde değil. Onun baktığı yerdeki birşeyden oyun çıkarın, ilgileniyorsa devam edin, ilgilenmiyorsa üstelemeyin. Amacının ona yok yerde süper ilginç bir şey yaratıp dikkatini çekmek olmamalı, zaten doğal olarak dikkatini verdiği bir şeyden oyunu yaratın. Etrafta oyuncaklar olsun, parka gidin ya da anneannenin evinde olun, hiç farketmez, onun yapabileceği bir şeyle başlayın, %80 bildiği ya da yapabildiği bir şey olsun, onu en fazla %20 zorlayın. Kendi güven alanı içinden genişlemeyi öğretiyorsunuz çocuğa. Yeni bir kelime, yeni bir kavram öğretin oyun ile. Ben şimdi oğluma ezberden bir, iki, üç diye saydırmak yerine (çünkü oğlum Sinan 1,5 yaşında olduğu için kelimeleri söylese bile kavramsal olarak sayıları anlaması mümkün değil), 1 kalp yaptım sana, bak 2 kalem verdim, 3 top var gibi cümleler kuruyorum oyunlarımız esnasında. Oyun sırasında çocuğun direnç mekanizmaları hiç aktif olmadığından kolayca öğreniyor, açık çünkü. 

Ben yine de bazı oyunlarımızdan bahsedeyim:

Hamurla oynuyoruz, bol bol. Şekiller yapıyoruz. Yuvarlak boşluk çıkarıyorum hamurdan sonra ona veriyorum, boşlukları dolduruyor. İki boşluk yaptım, birini doldurdun, şimdi sonuncusunu dolduruyorsun gibi konuşarak eşlik ediyorum ona. ‘AFERİN’ demiyorum çünkü önemli olan aferin alması değil, kendi yaptığının farkına varması, tatmini içerden gelecek, dışardan değil. Oklava ile gerçek hamurla da oynuyoruz.

Saklambaç oynuyoruz. Genelde o başlatıyor, sıkılana kadar oynuyoruz, eğer ben çok fenalık geçirirsem saklambaçtan ona daha ilginç bir şey sunmam gerekiyor, genelde dayanıyorum ama!

Oyuncaklarıyla farklı şekillerde oynuyoruz. Kutuların içine birşeyler koyuyoruz, buluyoruz, kutuları iç içe koyuyoruz, doldurup boşaltıyoruz. Doldur-boşalt oyunu çok sık oynadığımız bir oyun, her ortamda bulabilirsiniz doldurup boşaltacak bir şey.

Fiziksel olarak itişip kakışıyoruz, yuvarlanıyoruz, tırmanıyoruz. Evdeki, oyun parkındaki vs herşeyden tırmanıyoruz, arasından geçiyoruz, kafamızı eğiyoruz, vs. Oyun parkında çocuğunuzu yanlız oynasın diye bırakmayın, onun zekası ve algısını geliştirecek şekilde yönlendirin. Kumdan kale yapın, bayrak dikin, taş toplayın, süsleyin, vs. Salıncakta biz mutlaka oyun oynarız, ayaklarını bana çarpar, ben ona çak yaparım, sırtıma çarpar, yüzümü açar kapar ‘cee’ yaparım, vs. Yerden yaprak alırım, benden kapmaya çalışır vs. Etrafınıza bakın ve günün oyununu yaratın!

Kitap okuyun! En sevdiğimiz oyunlardan biri. Ama öyle kitap okuma sesiyle filan değil, hikayeyi yeniden yazın, canlandırın, anime olun, heyecanlanın, resimlerde dikkatini çekecek şeyler bulun, seslerle ve yüz ifadelerinizle destekleyerek anlatın. Ve bunu tekrar tekrar yapın. Bir süre sonra istek parçaları olmaya başlıyor zaten! Kitaplar arasında paralellik kurun. Filanca kitaptaki kurbağanın aynısı olsun bu kurbağa da, zıplaya zıplaya bu hikayaye gelsin mesela. Ya da suda yüzen ördekler ile banyodaki ördekler arasında bir paralellik kurun, banyodaki ördekler üzerinden kitaptaki hikayayi banyo sırasında tekrar anlatın. Bunu gibi şeyler. Kitaplardaki hikayaleri canlandırın, mesela Calliou hikayede babasının kıyafetlerini giyiyorsa, siz de gidin oğlunuza babasının bir gömleğini giydirip bıyık çizin!

Kendi çocuğunuzu oyun sırasında tanırsınız, ilgilerini, dikkatini farkedersiniz, onu bir birey olarak görürsünüz, haydi oyuna!

Dr. Seyda Bucak




Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün 

2 yorum:

  1. Sizin yazdığınız gibi oyunlara "yapılandırılmamış oyun" deniliyormuş. Ve bu oyunlar çocuklar için son derece faydalıymış. Ana okullarında oynanan oyun veya faaliyetler bir hedefe yönelik olduğu için çocuğun sosyal ve duygusal gelişimini sekteye uğratıyormuş. Bu da çocukların ilerde stresli kişiler olmasına neden oluyormuş. Çünkü çocuğun ihtiyacı olan yapılandırılmamış oyun olduğu halde hedefli ve müfredata yönelik oyunlar oynatılıp çocuğun tatmin olması engelleniyormuş. www.kizlarimlabuyuyorum.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. faydalı bir paylaşım olmakla beraber hemen hemen biçoğunu bende uygulamaya çalışıyorum kızım 15 aylık olmasından sebep midir bilmem; örneğin oyun hamuru aldım rengarenk oynayalım beraber diye düşünürken hemen ağzına aldı , bir kaç kez uyarmama rağmen sürekli ağzına alma eğilimi gösterdi ben de hamuru kaldırdım. Gergedanlar krep yemez, tombik ayı uyuyunca gibi koca resimli az yazılı kitaplar aldım sayfalarını çevirerek resimlere bakarak (yazıları da okumayarak:)) ) anlatmaya çalıştım daha çok sayfaları çevirmekle (resimleri ile ) meşguldu acaba diyorum fazla mı oluyorum hani daha anlayabileceği tarzda mı yaklaşsam çok mu küçük kitaba oyun hamuruna başlamak için ... Tüm bunlara rağmen yuvarlanma, beş duyuyu kendinde annede gösterme, ceeler, koca bir leğen içinde bi sürü topla oluşturulan top havuzunda oynamaları gibi gibi bi sürü aktivitesi mevcut:)

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.