30 Haziran 2013 Pazar

Fransa'da yaşayan Hassas Annemiz Emine, ikizlerini yurtdışında büyütürken yaşadıklarını yazdı

Bir kızım ve bir oğlum var 6 yaşına girecekler Temmuz ayında. Ne çabuk geçti bu 6 yıl anlamış değilim !
Onlar doğduklarından bu yana hayatımda herşey değişti !!
Yeni anne olarak yeni endişeler de başladı, yeni mutluluklar yaşandı ve yeni düzen kuruldu. Kendi düzenimi kendim kurabildim hiç kimse karışmadan. Tereddütlerim olduğunda anneme sordum.



 İlk endişemden başlayayım : 

Türklüğümüzü unutturmadan aynı zamanda da Fransız adetlerine yabancı olmadan nasıl büyütebilirim çocuklarımı? 

İsim seçmek sorun oldu: Fransız ismi koyalım mı? Burada ırkçılık çok olduğu icin sonuçta koyduk: Ezgi icin Lara, Kaan icin Aymeric.  Ben 4 yaşında Fransa'ya yerleşip tüm hayatımı burada geçirmeme rağmen çok zorluk çektim iş bulma konusunda ta ki Fransız vatandaşı olup ismimi değiştirene kadar. Evet burda isminizi, soyadınızı ve doğum yerinizi yeniden seçebilirsiniz!

 Çocuklarımızla hem Türkçe hem de Fransızca konuştuk sorun olmasın diye her iki ülkede. Çocuklarıma doğdukları günden bu yana bir cümleyi hem Türkçe, hem de Fransızca söylerdim. Kreşe başladıklarında zorluk çekmediler. Bizim Türk ve müslüman oluşumuz anaokuluna kadar bir soru işareti olmadı çocuklarda, ta ki bir gün Kaan "Anne biz niye domuz eti yemiyoruz, biz Arap mıyız?” diye sorana kadar. Nasıl anlatmak gerekiyordu insanların inançlarını ve başka taraftan etnik kökenimizi? 



İlk Kaan ile Ezgi’ye sordum: “Fransa ile Türkiye'nin arasında ne fark var?" Onlar düşündüler ve orada sadece Türkçe konuşulduğunu söylediler, başka fark var mı? diye sordum "hayır" dediler. Bu sözlerin üzerine kiliseye gittik, çocuklar şaşırdı! Çanlar çalmaya başladı, o zaman onlara hıristiyanlik nedir diye anlattım, camiiyi zaten biliyorlardı, farkı gösterdim onlara. Araplara gelince, onlara arada Arap arkadaşları ile Türkçe konuşmalarını istedim, akşama eve gelince "onlar bizi anlamıyor" dediler. Onların devletleri ayrı bizim ayrı diye anlattım. Ne zor iş örf ve adetimizi anlatmak!!! (çocuklara her iki günde bir Türkçe masal okurum her ne kadar sevmeseler de, çünkü Fransızca gibi anlamıyorlar).


Çocuklarımın sadece Türk arkadaşları olmasından yana değilim, mecburen kaynaşmaları lazım yaşadıkları yere. Benim ailem kesinlikle izin vermezdi. O zamanlar Fransızca bilmiyorlardı ve bize bütün yabancı şeylerin bizden uzak kalması gerekiyordu. 


Kaynaştırma çalışmalarıma rağmen ilk sorunlar cocukların ilk yıllarında kreşte başladı: Bakıcılar haftada bir veya iki defa "çocuklarınız yine Türkçe konuştu kreşte" diyerek sorun çıkarmaya çalıştılar. Çocuklar o zamanlar 18 aylıktı, kreşin müdüründen randevu alıp sorunu kökünde halletmeye çalıştım ve başardım.
Sonra anaokulunda bu defa ilk öğretmenleri laf çarpıyordu, "çocuklar çok karıştırıyor dilleri, Türkçe konuşmayı bırakın evde" diyerek bana tavsiyelerde bulunuyordu. Öğretmene izah ettim: "Ben ne kadar Fransız vatandaşı olsam da ve çocuklarım da Fransız vatandaşı olsa da, biz Türkçe konuşmaya devam edeceğiz ve adetlerimizi de sürdürmeye kararliyim" dedim. Bir daha da sorun çıkmadı (ne okulda, ne diğer öğretmenleri ile).

 Ezgi ile Kaan simdi cok güzel bir şekilde ayırt edebiliyorlar her iki kültürü.
Yine bazı sorunlar çıkıyor ama o kadarı da doğal diyelim. Çok fazla Türk arkadaşım yok, üç aile var çevremde onlar bize yetiyor.



Çocuklarımla küçükken çok faaliyet yapamıyordum, malum iki küçük çocukla ne havuza gidebiliyorsun ne de çift bebek arabasıyla metroya binebiliyorsun. Ancak onlarla parklarda ve kütüphanelerde zamanımızı geçirdik. Üç yaşına girdiklerinden itibaren benim için çok enteresan bir ilişki yaşamaya başladık. Kültürel geziler, Paris’te o yönden çok şanslıyız gezilecek çok yer var. Çocukların en sevdiği müze doğa tarihi müzesi.

Ama doğrusu çalışan bir anne olarak zorluk çekiyorum vakit ayırmak icin onlara. Ancak bu sene işyerimde imkan oldu ve çarşamba günleri çalışmıyorum. Çocuklarımı ingilizce kurslarına götürüyorum, tiyatro veya çocukların eğlenebileceği yerleri seçiyorum.
Emine Öztürk





Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün 

2 yorum:

  1. Emine Hanim, yazdiklarinizi ilgiyle okudum ve cabanizi takdir ettim. Ben de Amerika'da iki cocuk buyutuyorum ve ayni zorluklari yasiyorum. Esim yabanci oldugu icin evde Turkce'yi ve Turk kulturunu sadece benden ogreniyorlar. O yuzden ben, sizin uygulamanizdan biraz farkli olarak, onlara her zaman sadece ve sadece Turkce konusuyorum ve onlardan benimle Turkce konusmalarini bekliyorum. Onlar da alistilar artik. Benim buyuk kizim 6 yasinda, kucuk olan da yakinda 5 yasina basacak. Bizimkiler de zorlaniyorlar bazen Turkce masal dinlerken ya da cumle kurmaya calisirken ama ben israrci davranmaya devam ediyorum ve onlarin Turkce ogrenmelerini saglayacak ama eglenceleri seyler uretmeye calisiyorum kendimce.

    YanıtlaSil
  2. Azimle ve kararlılıkla Türkçemizi ve dinimiz öğretmeye çalışmanızdan, öğretmenlere karşı dik durmanızdan dolayı sizi gönülden tebrik ediyorum. İşiniz gerçekten zor. O güzel yavrularınızın gözlerinden öperim, maşallah çok tatlılar. Türkiye'den selamlar....

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.