7 Ekim 2013 Pazartesi

Konuk yazar: Bir süt annelik hikayesi- Hassas Annemiz Süt Anne Açelya anlatıyor


Hamileyken sürekli olarak ya sütüm yetmezse ya da gelmezse diye düşünüyordum. Çünkü ailemdeki birçok kadının sütü gelmemiş ya da bir anda kesilmiş. Sütün gelmesi genetik olduğu için bayağı takmıştım kafaya. Ailecek çok hassas annelerden oluşuyoruz da... Annemin sütü gelmiş ama kardeşimle bana yaramamış. İshal olmuşuz. Ne yapsa ne etse faydalı olmamış sütü.

Kuzenlerin hikâyeleri daha garip, sütleri bir anda kesilmiş. Kâbus gibi anlatıp durdular. “Ben bilmem neye çok kızmıştım. Sabah bir kalktım sütüm yok” “ Evde yürüyorum biri HÖH! dedi. Sütüm kesildi” Allah’ım ben nasıl korkuyorum anlatamam. Bir şey değil bu korku yüzünden sütüm gelmeyecek. Her sabah kalkıyorum karnımı seviyorum, göğüslerimle konuşuyordum. “ Bana bakın bu kadar büyüdünüz bari sarkmanıza değsin valla. Faydalı, hemen kesilmeyen süt üreteceksiniz. Anladınız mı beni?” diyordum.

Eşimi ailemdeki bütün kadınlar tembihliyor. “ Üzmeyeceksin sakın. Hiç bağırmak kavga etmek yok. Kim ne derse desin onu üzecek hiç bir şey yaptırmayacaksın insanlara. Valla çocuğun aç kalır. Görürsün gününü” diyordu. Sanki kavga eden tipleriz ya. Beni üzecekse niye çocuk yapsın ki? Kazayla yapmadık bu çocuğu biz. Şu anda eşim stres emen bir sünger gibi. Hiçbir şeyi yansıtmıyor bana. Ama az kaldı fark ediyorum. Yakında patlayacak. İnşallah başka yöne doğru patlar da sütüm falan kesilmez.:)

Beslenmemle ilgili uzun nutuklar dinliyordum annemden. “ Öyle cips falan yemek yok. Tuz süt üretimi azaltır. Kola da içmek yok şişmanlarsın. Doğum sonrası kilo çok önemli. Protein yiyeceksin. Ben sana her gün yaparım. Zaten 40 gün yanından ayrılmayacağım. Hiiiççç merak etme ” diye bir başlıyordu hiç susmuyordu.

Her şeyin sonunda uzun bir doğum sonrası kızım doğdu. Ameliyathaneden çıktım. Çok fazla ağrım vardı. Sütümün olup olmadığı aklıma bile gelmedi. Düşmüşüm kendi canımın derdine. Hemşire “ Bebeğin emmesi lazım” deyiverince kafama dank etti. “Acaba sütüm var mı ki benim?” O an gözümün önünden gitmiyor. Hemşire kucağına aldı bebeğimi yanıma geldi. Mememe yaklaştırdı. Göğsümün ucu ağzındaydı. Sütüm geliyordu. O anı anlatamam. Şimdi yazarken bile gözlerim doluyor. Epiduralin etkisiyle bir yandan titriyordum, ağrılarım çok fazlaydı. O emmeye başlayınca hepsi geçti sanki. Koklamaya başladım. Mis gibi kokuyordu. Bir anda dünya dondu ve sadece ikimiz vardık. İkimizden mutlusu yoktu bizim için o anda. Belki bir de annem bizim kadar mutlu olmuştur.


Emzirmek bizim için kutsal anlar oldu. Onu kokluyorum, saçlarını seviyorum. Şimdi şimdi o da benim saçımla oynuyor. İlk zamanlar uyansa herkes odadan çıksa, baş başa kalsak, beni emse diye başında bekliyordum. Benim ürettiğim bir besinle karnını doyuruyor. Nasıl bir şeydir bu? Hala aklım almıyor. 

Hele beni sabahları gördüğündeki coşkusu anlatılmaz. Beni yürüyen biberon olarak görüyor farkındayım. Alıyorum yatağından sarılıyorum. Omzuma kafasını koyuyor emmek izin benim hazırlanmamı bekliyor. Emmeye başlıyor. Ben onu seyrediyorum. İkimiz de mutluyuz.

Sonra bir sorun çıktı göğsümde. Hamileliğim döneminde sağ göğsümde büyük bir beze oluşmuştu. Ergenliğimden beri bu bezelerle başım hep dertte. 3 kere bu fibrokistleri aldırmıştım. Genetik ve tekrarlayan bir durum olduğundan devamlı oluşuyor. Menopozdan sonra kayboluyormuş. Yani beni 2-3 ameliyat daha bekliyor. İlk başta küçüktü. Sonra süt bezelerimin büyümesiyle dev gibi oldu. Şimdi hala onun sıkıntısıyla boğuşuyorum. Kızım ilk dönemde güçlü bir şekilde ememediğinden mastit oldum. Ateşlendim. Gripmişim gibi ağrılarım oldu. Hala bu ağrılarım devam ediyor. Dönem dönem ateşleniyorum. Şu an o beze kendi cumhuriyetini ilan etti ve göğsümde yaşıyor. Emzirdiğim için herhangi bir cerrahi müdahale edilemiyor. Bir çok doktora gittim. Hepsi aynı şeyi söyledi “Göğsünü devamlı sağmalısın.” İlk başta kızıma sadece o göğsümü emziriyordum. Ama o emdikçe sütüm daha çok gelmeye başladı. Emzirme mutluluklarımız benim için işkence olmaya başladı. Ağlıyordum, içimden çığlıklar atıyordum. Çünkü yüksek ses çıkarttığımda kızım çok korkuyordu. O halinden çok mutluydu ama ben acı çekiyordum. Sonra baktım sol göğsümü de kaybedeceğim. Sağma makinası aldık. Sağan anneleri gördüğümde kızıyordum. Sağmak çok tuhaf bir şey diye. Sıcak sıcak sütü vermek yerine biberonla süt vermek saçma geliyordu. Anne olduktan sonra bütün büyük laflarımı yuttum zaten. Bu da yuttuğum bir başkası diyerek sağmaya başladım.

Göğsüm kötü olduğundan başlık tam oturmuyor ama beni rahatlatıyordu. En azından o deli gibi acı kalmamıştı. Kızıma sağ göğsümü emzirtiyordum sonra tamamıyla boşalsın diye sağmaya devam ediyordum. Bir hafta filan makinaya yapışık yaşadım. Bir süre sonra sıkmaya başladı. 6 kitap bitirdim sağarken. Sağıyorum sağıyorum dolaba koyuyorum. Buzlukta yer kalmadı. O ara İzmir sıcak olduğundan Urla’ya kaçmıştık. Kayınvalidemde kalıyorduk. Bir gün bir açtık dolabı sütten 100 gram kıyma koyacak yer kalmamış. Gerçekle yüzleşmeliydim. Ya bu sütleri atacaktım ya da verecek birini bulmalıydım.

Çevremde soruşturmaya başladım. Maşallah herkesin sütü paçalarından akıyor. Kimse burnundan kıl aldırmıyor. Kimse istemedi. Çocuk esirgeme kurumunu aradım. Sütlerimi vermek istediğimi söyledim. Kabul etmediler. Sonra bütün gün başından kalkmadığım internette sorayım dedim. Belki bir fikri vardır. Bir anne buldum. Sütü olan annelerle olmayanları buluşturuyor. Mail ve tweet attım. Ertesi gün döndü anne bir aile varmış ve sütlerime talipmiş.

Bende bir heyecan bir gör. Nasıl bir aile? Ne iş yapıyorlar? Annenin neden sütü yok? Kafamda bir sürü soru doldu. Sanki kızımı istemeye gelecekler. Neredeyse gidip kendime kaynana kıyafetleri alacağım güzel görünmek için.

Hemen eşimi aradım. Bütün dünya duymalı ben Süt Anne oluyorum. Sırasıyla herkesi (annemi, kayınvalidemi, kardeşimi vs...) Sonra sütkızımın annesi aradı beni. Karşıdan benim gibi heyecanlı bir anne sesi. "Ooh" dedim. Güzel bir ses. 5. günden itibaren mamaya başlamışlar. Kızları 2,5 aylıkmış. Mamadan fazla kilo alarak gidiyormuş. Yani tombiş tombiş bir kız. Ertesi akşam bize gelmeleri için sözleştik. Elimde stok tutmak istediğimi söyledim. 40 poşetten 30 verebileceğimi belirttim. Temkinli olmalıyım değil mi? Ya bir anda sütüm kesilirse. Amannnn ne yaparım ben? Anlatılar o kadar içime işlemiş ki ödüm kopuyor sütsüz kalırsa yavrum diye. Ama bunu söylemeseydim bu içimi burkan kelimeleri duymayacaktım. "Bir poşet bile verseniz yeter. Yeter ki anne sütü olsun" dedi. Bende olanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu bir kez daha anladım.

                                    ben, kızım, sütkızım ve annesi


31-07-2013 tarihinde yeni bir dönüm noktasına gelmiştim. Kızımın annesi aradı. Eşi de gelmek istiyormuş. Bende aksini düşünmemiştim zaten. Babalar annelerden daha meraklı oluyor eşimden biliyorum. Aileyi tümüyle görmek beni daha mutlu edecek. Sütümü istiyorum ki sıcak sıcak bebeğe içeriyim. Ama benim kız durmuyor. Sütünün gideceğini anladı sanki. Hiç durmadan kıpırdıyor. Gelmelerine yakın sağmaya vakit buldum. Biberonu bir güzel hazırladım. Bayram günü gibi giyindik süslendik beklemeye başladık aileyi.

Sonunda geldiler. Hepimiz heyecanlıyız. Bize dolu hediye getirmişler. Şimdi işin en önemli anı ya sütümü almazsa? Ya tadını sevmezse? Bazı sütannelerde olan bir durummuş. Süt Anne çok baharatlı beslenen bir anneyse bebek sütü almaya biliyormuş. Almazsa bütün hayallerim sönecekmiş gibi oldu. Çok üzüleceğimi düşünmeye başladım. Bir kaç dakikada aklımdan neler geçti neler? Başka çocuğun anne sütüne ihtiyacı yokmuş da sadece onun varmış gibi hissetmeye başladım.

Mutfağa gittik. Elim ayağıma dolanıyor. Bebeğin biberonuna sütü koyduk.” Şimdi sütümü içecek ve benim sütkızım olacak” diye kendimi yatıştırıyorum. İkinci ağır çekimimi yaşadım. Anne bebeğini kucağına aldı. Biberonu verdi. İşte o an dünya durdu. Sütümü içiyordu. Artık ben bir bebek daha besliyorum. Bir anda ağlamaya başladım. Gözyaşları gözümden fışkırıyor. Kelimeler içimde birikiyor hıçkırık olarak dışarı çıkıyordu. Hepimizin gözleri doldu. İçim gitti. Hep aradığı tat buymuş da yeni bulmuş gibi içiyordu. Sağdığım sütün tamamını içmeden bıraktı. Anam dedim ne oluyor? Meğerse doymuş kızım.

Sütkızım ve ailesiyle sürekli görüşüyoruz. Sütkızımı öpüyorum kokluyorum. Normalde annesi dışında bir kucakta durmayan(buna babası da dâhil) kızım benim kucağımda hiç yabancılık çekmiyor. Kokumdan mıdır yoksa ona olan sevgimden midir bilmiyorum. Onu gördüğümde içim gidiyor. Kilo aldı mı boyu uzadı mı kendimle gurur duyuyorum. İnşallah kızımla sütkızım hiç kopmazlar. Süt kardeşlikleri bir ömür boyu sürer ve birbirlerine destek olurlar.

Hayatımı bu iki kızı beslemeye adadım şimdi. Kızımla uzun emme sürelerinden sonra onu uyutup sütümü sağıyorum. Göğsümün acısı zaman içinde daha da artıyor ve bezede büyüyor. Eklem ağrılarım dayanılmaz durumda. Sağmanın göğsüme faydası yok artık. Ama sağmaktan vazgeçmiyorum. Sütkızıma sorumluluğum var. Onu olabildiğince beslemeye çalışacağım. Sütüm olduğu müddetçe ikisine de çok iyi bakacağım.


Süt Anne Açelya
http://sutanne.blogspot.com/
twitter: @sutannee



Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

2 yorum:

  1. nasıl guzel anlatmışsın ben çok zorluklarlarla 5 yıl sonra gebe kaldım 2 sindede düşük yaptım.ve şimdi 7 haftalık hamileyim inan şükürler olsun okudukça ağladım çok byk sevaba girmişsin rabbim sana sağlık versin prensesler gibi kızın var maşallah

    YanıtlaSil
  2. iki oğlumu da gönlümce emzirememiş bir anne olarak okuduklarım beni ağlattı. Şu süt işi gerçekten zor iş. İkisinde de denemediğim şey kalmamıştı Aynı benimde öyle sütüm bir anda gitti. Süt anne olmak gerçekten güzel şey. Sevgiler

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.