Başlığı okuyanlar kahve reklamı sanmasınlar lütfen! Yazımız, yirmi altı ay arayla doğan iki çocuğun (ki yazımızda onlardan kuzu diye bahsedeceğim) anne bünyesine etkileri üzerinedir, duyurulur!
Daha
anne olmadan önce "İnsanın ya iki çocuğu olmalı ya da hiç olmamalı."
derdim. (Şimdi böyle düşünmüyorum, kızmayın olur mu?) Anlayacağınız iki çocuk
konusunda fikrim hep sabitti de ikinci çocuğun zamanı konusunda fikrim sabit
olamadı maalesef. Hayat insana yaşayarak gösteriyor ki öyle büyük büyük laflar
etmeyeceksin. "İki çocuk arasında en az şu kadar yaş olmalı, ben şu zaman
düşünüyorum, planlıyorum." falan demeyeceksin; çünkü bir gün bakıyorsun ki senin planlarını
suya düşüren bir kaçak yolcu binmiş vapura, kıyıya yaklaşacağı günü bekliyor. Anlayacağınız
benim hikayemde ikinci çocuk her zaman düşünülen ; ama zamanlaması yapılmaya
çalışılsa da yapılamamış bir çocuk oldu. (İyi ki de oldu!)
Sonuca
odaklanıp süreci bir türlü yaşayamayan bir insan olarak hep kocaman kocaman ‘acaba’lar
eşliğinde geçirdim dokuz ayımı. Acaba doğum nasıl olacak? Gece mi olacak, gündüz
mü olacak? Ben doğuma gittiğimde kızım ne olacak? Hastaneden eve döndüğümüzde
kızım kardeşini nasıl karşılayacak? Bu kuzulara nasıl bakılacak? Vs. vs. vs.........
Evet,
buraya kadar yazdıklarımı konunun giriş kısmı olarak kabul edelim ve gelişme
kısmında iki çocuklu hayatın ne menem bir şey olduğunu lafı eğip bükmeden
anlatayım. Küçük kuzunun doğumundan sonra ev ahalisi bir bir çekilmeye
başlayınca ‘acı’ manzara ortaya çıkmış oldu bizim evde. Hani "Peşpeşe
doğur, birlikte büyüsünler." diyen hanım teyzeler var ya! Hiç aldırmayın
siz onlara. Yanınızda sürekli bir yardımcı yoksa ilk bir sene öyle zorluklar
yaşıyor ki insan... İşte benim cepheden iki çocuklu (aralarında iki yaş fark
olması da önemli bir etken tabi) anne manzarası...
İki çocuk demek:
1. Küçük kuzuyu emzirirken büyük kuzuyu ayağında
sallamak
2.Küçük kuzuyu uyuturken tuvalet eğitimini
tamamlamamış büyük kuzunun ortalığa salıvermesi (Şimdilerdeyse en olmadık
zamanlarda tuvalete gitmek istemesi)
3. Küçük kuzuyu uyutmam, büyük kuzuya da yemek
yedirmem gerekliliğinin aynı zamana denk gelmesinin dayanılmaz hafifliği
4. Kolikli küçük kuzuyu rahat rahat emzirip uyutabilmek
için büyük kuzunun TV delisi olmasına razı olmak ve vicdan azabından ölmek
5. Küçük kuzu uyanık olduğu ve durmadığı için
büyük kuzunun öğle uykusu uyuyamaması ve bu durumun yarattığı artı bir vicdan
azabı daha
6. Bütün gün çocuk uyutmak, yedirmek, uyutmak, yedirmek,
uyutmak rutininden yorgun düşmek
7. İki kuzunun aynı ana denk gelen farklı
isteklerine bir türlü yetişememek
8. İkisi arasında gidip gelirken aç kalmak; açlığının
farkına varmamak
9. "Bir abam var atarım, nerde olsa yatarım." atasözüne uygun olarak
nerde olsa orda sızmak
10. Ben bu çocuklara bakamıyorum duygusuyla
kendini yiyip bitirmek
11. Eve geç gelen babayı beklerken sinir krizi
geçirmek (Abarttım mı?)
12. Duş almak kadar insani bir ihtiyacı bile lüks
olarak görmek
13. Üç yıldır (bu yılı da sayarsak dört olacak)
tatil hayalleri kurmak
14. Gece yattığım pijamalarla birkaç gün
dolaşmanın çok da normal olmadığını görüp çalışmaya, insan içine karışmaya
karar vermek
İşte, bu yazdıklarım benim için iki çocuklu hayat
demek.
Evet,
bu liste böyle uzayıp gider arkadaşlar. Ben küçük kuzu dokuz aylık olduğunda
büyük kuzuyu kreşe verip işime geri döndüm. Şanslıyım, yarım gün çalışıyorum ve
kuzularıma da zaman ayırabiliyorum. Yarım gün çalışsam da ev, çocuk, iş üçgeninde
yorulmuyor muyum?
Yoruluyorum.
Şikayet etmiyor muyum?
Ediyorum.
Bütün bunlara rağmen bildiğim bir şey var ki ben
bu iki çocuklu hayatı seviyorum ve bu tablonun bozulmaması için her gün Allah'a
dua ediyorum.
İki
çocuklu hayat zor mu diyenlere... Hayır zor değil,çok zor. Ama yine de çocuğuna
kardeş istemekle istememek arasında kalanlar, gelin "Tek çocukla
delireceğine iki çocukla aklını oynatanlar kulübü"ne üye olun derim. Tek
çocuk için geçerli sebeplerim var diyenler,size lafım yok,sakın alınmayın.
Sevgiler
Şerife Koptur Şen
Ana Sayfaya Dönün
Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler
Benim de iki oğlum arasında 27 ay var! Küçük fındığım şu anda 15 aylık, büyük fındığım da 3,5 yaşında. Düzenli olarak dışarı işinde çalışmıyorum, kendi işim var, zamanına kendim karar veriyorum. Çok şükür ki annem bana çok destek oldu, 2 haftadır sağlık sorunları nedeniyle evine döndü, öncesinde hafta içi bende kalıyordu. Annelerin hakkı ödenmez gerçekten. Ben de sizin yaşadığınız sıkıntıları yaşıyorum, iki oğlumu da kreşe göndermedim henüz. Büyük oğlumu seneye yarım gün anaokuluna göndermeyi planlıyorum, bakalım kısmet. İnsan ilk sene çok sıkıntı yaşıyor gerçekten. Sonra biraz biraz işler düzene girmeye başlıyor.
YanıtlaSiltebrik ederim sizi, ben de 2 çocuğun planlamasını yapamayan ve henüz karar veremeyenlerdenim.
YanıtlaSilİlkini zorla tüp bebek yöntemi ile doğurmuş, ikinciyi piyangodan mucize kabilinden 22 ay sonra kucağına almış iki çocuk annesi olarak;
YanıtlaSilharbi zor... fakat değer bence...
bir de annelerin hakkı harbiden ödenmez...
İki çocuklu çalışan bir anneyim ve öyle zor ki,iş,ev ve çocuklara hakim olmak,başımı kaşıyacak vaktim yok,Allah sağlık versin onlar büyüyecek ben aradan çıkacağım,öyle yorgun,bitkin düşüyorum ki bazen anlatamam.Anneciğim de olmasa yandım tabi eşimin desteğini de göz ardı edemem her konuda çok yardımcı oluyor yoksa yandım ki ne yandım,oğlum 6,kızım 2,5 yaşında kıskançlıklar,hiçbir şeyi paylaşamama,biri hastayken diğeri de bende varım benimle de ilgilen diye ağlaması vs vs vs ,bu böyle uzayıp gidiyor
YanıtlaSilKolay gelsin. Hem 2 çocuk hem çalışmak çok zor olmalı. sevgiler Ece
Sil