2 Mayıs 2013 Perşembe

Anne Hikayeleri: İkisi bir arada-Hassas Annemiz Şerife iki çocuklu yaşamı yazıyor


    
Başlığı okuyanlar kahve reklamı sanmasınlar lütfen! Yazımız, yirmi altı ay arayla doğan iki çocuğun (ki yazımızda onlardan kuzu diye bahsedeceğim) anne bünyesine etkileri üzerinedir, duyurulur!

         Daha anne olmadan önce "İnsanın ya iki çocuğu olmalı ya da hiç olmamalı." derdim. (Şimdi böyle düşünmüyorum, kızmayın olur mu?) Anlayacağınız iki çocuk konusunda fikrim hep sabitti de ikinci çocuğun zamanı konusunda fikrim sabit olamadı maalesef. Hayat insana yaşayarak gösteriyor ki öyle büyük büyük laflar etmeyeceksin. "İki çocuk arasında en az şu kadar yaş olmalı, ben şu zaman düşünüyorum, planlıyorum." falan demeyeceksin;   çünkü bir gün bakıyorsun ki senin planlarını suya düşüren bir kaçak yolcu binmiş vapura, kıyıya yaklaşacağı günü bekliyor. Anlayacağınız benim hikayemde ikinci çocuk her zaman düşünülen ; ama zamanlaması yapılmaya çalışılsa da yapılamamış bir çocuk oldu. (İyi ki de oldu!)

         Sonuca odaklanıp süreci bir türlü yaşayamayan bir insan olarak hep kocaman kocaman ‘acaba’lar eşliğinde geçirdim dokuz ayımı. Acaba doğum nasıl olacak? Gece mi olacak, gündüz mü olacak? Ben doğuma gittiğimde kızım ne olacak? Hastaneden eve döndüğümüzde kızım kardeşini nasıl karşılayacak? Bu kuzulara nasıl bakılacak? Vs. vs. vs.........

         Evet, buraya kadar yazdıklarımı konunun giriş kısmı olarak kabul edelim ve gelişme kısmında iki çocuklu hayatın ne menem bir şey olduğunu lafı eğip bükmeden anlatayım. Küçük kuzunun doğumundan sonra ev ahalisi bir bir çekilmeye başlayınca ‘acı’ manzara ortaya çıkmış oldu bizim evde. Hani "Peşpeşe doğur, birlikte büyüsünler." diyen hanım teyzeler var ya! Hiç aldırmayın siz onlara. Yanınızda sürekli bir yardımcı yoksa ilk bir sene öyle zorluklar yaşıyor ki insan... İşte benim cepheden iki çocuklu (aralarında iki yaş fark olması da önemli bir etken tabi) anne manzarası...

 İki çocuk demek:

1. Küçük kuzuyu emzirirken büyük kuzuyu ayağında sallamak
2.Küçük kuzuyu uyuturken tuvalet eğitimini tamamlamamış büyük kuzunun ortalığa salıvermesi (Şimdilerdeyse en olmadık zamanlarda tuvalete gitmek istemesi)
3. Küçük kuzuyu uyutmam, büyük kuzuya da yemek yedirmem gerekliliğinin aynı zamana denk gelmesinin dayanılmaz hafifliği
4. Kolikli küçük kuzuyu rahat rahat emzirip uyutabilmek için büyük kuzunun TV delisi olmasına razı olmak ve vicdan azabından ölmek
5. Küçük kuzu uyanık olduğu ve durmadığı için büyük kuzunun öğle uykusu uyuyamaması ve bu durumun yarattığı artı bir vicdan azabı daha
6. Bütün gün çocuk uyutmak, yedirmek, uyutmak, yedirmek, uyutmak rutininden yorgun düşmek
7. İki kuzunun aynı ana denk gelen farklı isteklerine bir türlü yetişememek
8. İkisi arasında gidip gelirken aç kalmak; açlığının farkına varmamak
9. "Bir abam var atarım, nerde  olsa yatarım." atasözüne uygun olarak nerde olsa orda sızmak
10. Ben bu çocuklara bakamıyorum duygusuyla kendini yiyip bitirmek
11. Eve geç gelen babayı beklerken sinir krizi geçirmek (Abarttım mı?)
12. Duş almak kadar insani bir ihtiyacı bile lüks olarak görmek
13. Üç yıldır (bu yılı da sayarsak dört olacak) tatil hayalleri kurmak
14. Gece yattığım pijamalarla birkaç gün dolaşmanın çok da normal olmadığını görüp çalışmaya, insan içine karışmaya karar vermek
İşte, bu yazdıklarım benim için iki çocuklu hayat demek.

     Evet, bu liste böyle uzayıp gider arkadaşlar. Ben küçük kuzu dokuz aylık olduğunda büyük kuzuyu kreşe verip işime geri döndüm. Şanslıyım, yarım gün çalışıyorum ve kuzularıma da zaman ayırabiliyorum. Yarım gün çalışsam da ev, çocuk, iş üçgeninde yorulmuyor muyum?
Yoruluyorum.
Şikayet etmiyor muyum?
Ediyorum.
Bütün bunlara rağmen bildiğim bir şey var ki ben bu iki çocuklu hayatı seviyorum ve bu tablonun bozulmaması için her gün Allah'a dua ediyorum.

         İki çocuklu hayat zor mu diyenlere... Hayır zor değil,çok zor. Ama yine de çocuğuna kardeş istemekle istememek arasında kalanlar, gelin "Tek çocukla delireceğine iki çocukla aklını oynatanlar kulübü"ne üye olun derim. Tek çocuk için geçerli sebeplerim var diyenler,size lafım yok,sakın alınmayın.
                                                                          
Sevgiler
Şerife Koptur Şen



Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün 

5 yorum:

  1. Benim de iki oğlum arasında 27 ay var! Küçük fındığım şu anda 15 aylık, büyük fındığım da 3,5 yaşında. Düzenli olarak dışarı işinde çalışmıyorum, kendi işim var, zamanına kendim karar veriyorum. Çok şükür ki annem bana çok destek oldu, 2 haftadır sağlık sorunları nedeniyle evine döndü, öncesinde hafta içi bende kalıyordu. Annelerin hakkı ödenmez gerçekten. Ben de sizin yaşadığınız sıkıntıları yaşıyorum, iki oğlumu da kreşe göndermedim henüz. Büyük oğlumu seneye yarım gün anaokuluna göndermeyi planlıyorum, bakalım kısmet. İnsan ilk sene çok sıkıntı yaşıyor gerçekten. Sonra biraz biraz işler düzene girmeye başlıyor.

    YanıtlaSil
  2. tebrik ederim sizi, ben de 2 çocuğun planlamasını yapamayan ve henüz karar veremeyenlerdenim.

    YanıtlaSil
  3. İlkini zorla tüp bebek yöntemi ile doğurmuş, ikinciyi piyangodan mucize kabilinden 22 ay sonra kucağına almış iki çocuk annesi olarak;
    harbi zor... fakat değer bence...

    bir de annelerin hakkı harbiden ödenmez...

    YanıtlaSil
  4. İki çocuklu çalışan bir anneyim ve öyle zor ki,iş,ev ve çocuklara hakim olmak,başımı kaşıyacak vaktim yok,Allah sağlık versin onlar büyüyecek ben aradan çıkacağım,öyle yorgun,bitkin düşüyorum ki bazen anlatamam.Anneciğim de olmasa yandım tabi eşimin desteğini de göz ardı edemem her konuda çok yardımcı oluyor yoksa yandım ki ne yandım,oğlum 6,kızım 2,5 yaşında kıskançlıklar,hiçbir şeyi paylaşamama,biri hastayken diğeri de bende varım benimle de ilgilen diye ağlaması vs vs vs ,bu böyle uzayıp gidiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kolay gelsin. Hem 2 çocuk hem çalışmak çok zor olmalı. sevgiler Ece

      Sil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.