23 Mart 2013 Cumartesi

Hassas Annemiz Hacer'in güzel kızı Nevra İnci'nin çok zorlu geçen doğumunun hikayesi

                                   

İçimi cız ettirdiniz bu sabah. Bebeğinizin unutamadığınız halleri diyerek...

Hamileliğim biraz problemli geçti benim, 6-7 ay boyunca hem bebeğin suyu azdı, günde 4 hatta 5 litre su içtim, her gün. Bunun ne demek olduğunu tahmin bile edemezsiniz. 1 damacana su 3-4 günde bitiyordu. Tam her şey yoluna girdi derken, bir gece el bileklerim kaşınmaya başladı ama tarifi imkansız bir kaşıntı. Ertesi gün bileklerimde kabarıklıklar gördüm sonra her gün kaşıntı ve kabarıklıklar gitgide arttı. Artık geceleri uyuyamıyordum. El bileklerimden başlayarak kollarımın tamamı bu kabarık kaşınan şeylerle doldu. Tabii artık son aya girdiğimizden 3 günde bir doktorum beni görmek istiyordu. Son kontrolde ağlamıştım ''artık dayanamıyorum, nolur bişey yapın, bir ilaç bir şey!'' Doktorum, zaten son haftalardasın, bolca soğuk duşa gir, ilaç kullanmanı istemiyorum deyince günde 15 kere duşa girdiğimi hatırlıyorum.

Pazartesi günüydü doktorum bunları söyledi. Ben salı günü dayanamadım, tekrar doktoruma gittim, kortizonlu bi iğne yaptılar, bebeğe birşey olmayacaktı, çünkü erken doğum gibi bir risk oluştuğunda da bebeğin akciğerleri gelişsin diye de aynı iğneden yapılıyor. Artık geceleri sadece 2 saat uyuyabiliyordum, ellerime çorap takıyordum, çünkü gece uykumda kaşımaktan kanatıp acıya uyanıyordum. Çarşamba akşam bacaklarım da kaşınmaya başladı, Perşembe sabah doktor kontrolümüz vardı. Sabaha kadar evin içinde yürüdüm, balkonda oturdum. sabah duşumu aldım, doktorun yolunu tuttuk eşimle. gittik, doktorum henüz gelmemiş, hemşiremiz nst kağıdımı verdi ve sancılarıma bakılacaktı. Gittim, uzandım, hemşire geldi, nst'yi bağlayacak, ''ayyy, ne kadar feci olmuş karnın, içim bi fena oldu, ben arkadaşı çağırayım o bağlasın''dedi, hayatımda hiç bu kadar rencide olmamıştım. Bu benim istediğim bişey değil ki, o kabarıklıklar karnıma da yayıldı ve içleri su dolu gibiydi, kaşıdıkça patlayanlar da kabuk olmuştu. kim bu şekilde olmak ister ki! ağlamaya başladım, sinirlerim bozuldu, zaten dışarda gezerken hamileyim karnım burnumda herkes bana bakıyor, bir de kollarım da aynı vaziyette, ayy yazıkk diye söyleniyolar, bu artık son noktaydı.
Tam bu anda Kadriye hemşireyle tanıştım. Tatlı mı tatlı, tam olarak bu meslek için yaratılmış. yanıma geldi, ağlama, bu senin elinde olan bişey değil, ben senin yanndayım , ne gerekirse ben yapıcam seninle ben ilgilenicem dedi. sanki ablam geldi bi anda yanıma. (benim ablam yok:) nst'yi bağladı, hiç sancı yoktu, ama tabii durumumdan doktorumu haberdar etmiş.

Doktorum gelir gelmez nefes nefese yanıma geldi. "Nasılsın" dedi, hiç iyi olmadığımı o da görüyordu. Bacaklarımı gösterdim, 1 gecede bütün bacaklarım kabarmış ve su toplamıştı. "Hacerciğim üzerini giyin, eşinle birlikte odama gelin" dedi. o anları hatırlıyorum. eşimle birbirimize baktık, odasına gittik. ''zaten son haftana girdin, 1 gecede bacakların bu hale geldiyse bu gece neler olacağını tahmin bile edemeyiz,doğum için açılman başlamamış, bebek eşinden ayrılıp karnında ölebilir, seni de zehirleyebilir. eğer 4. veya 5. ayda bu şekilde olsaydın kesinlikle senin hayatını riske atmaz gebeliğini sonlandırırdım'' dedi. o an birisi bana tokat atmış gibiydim. "ben eve gidebilir miyim dedim" doktoruma. Hayır hemen yatışını yapıyorum, eşin ne gerekirse evden alır, sen gitmeyeceksin, dedi. saat 9du, suni sancıyı verelim en geç 3 gibi doğum olur, dedi. herşeyim hazırdı aslında, hastane çantam, bebek şekerlerimiz, hastanede dağıtacağımız çikolatalar, gelen misafirlere dökeceğimiz kolonya, akla gelebilecek her şeyimiz dört dörtlük hazırdı. Ama böyle olmayacaktı, biz sancı gelince heyecanla koşa koşa gidecektik hastaneye...

Eşimin ailesi Ankara'da, benim ailem İzmir'de yaşıyor, biz Konya'da oturuyoruz. eşimin babası akciğer kanseriydi o zaman, eşim haber vermek için aradığında babasının hastaneye kaldırıldığını ve gelemeyeceklerini öğrendi. Benim ailem İzmir'de, annem hep gelmek istedi, ama telefonda hep durdurdum onu, "anne son hafta gel, sonrasında uzun kalırsın" dedim. bu durumumdan da hiç kimseye bahsetmemiştik. Anneme telefon açtım, sakince anlattım, "beni şimdi doğuma alıyolar, annecim sen de gel" dedim.

Annem ağlaya ağlaya gelmiş 8 saatlik yolu.
Suni sancı kısmını çekenler daha iyi bilir anlatmama gerek yok. Akşam üzeri saat 6 ya geliyordu, bebeğimin kalp atışları değişmeye başlayınca sezaryene alındım, her saniyeyi hissederek geldi bebeğim, spinal oldum. Doktorumdan Allah binlerce kere razı olsun, Şükran DOĞRU, adı gibi çok doğru bir insandı benim için. Bebeğim doğduğunda öptüm, tertemizdi bembeyaz, saçları vardı karakara, ağladım. sonra zaten 2-3 dk içinde bütün işlem bitti ve odamıza geçtik. Beni yatağıma yatırdıkları sırada annem girdi içeri ağlarak. "anne sen de beni, benim bebeğimi sevdiğim kadar seviyor musun?" dedim, "daha çok" dedi...

Artık bitti demiştim, artık ya ben ya bebeğim olmayacağız... ama Allah'ım beni eşime anneme ve çocuğuma bağışladı. Kızımı getirmişler, eşim almış, öptü beni, "çok güzel bi kızımız var" dedi. "hayır çok çirkin" dedim :)
Tabi bitmedi bu şekilde. geçmedi yaralarım, günlerce kortizonlu iğneler vuruldum ve doktorum bunun etkisi bebeğe en fazla uyku yapar dediği için içim elvermeden emzirdim bebeğimi. Çok kötü durumdaydım, o yaralar geçmez dedim, geçse de hep iz kalır dedim ama Allah'a çok şükür hiç iz bile kalmadı. öyle kötü hissediyordum ki kızımla fotoğraf bile çektirmedim çok kötü durumdayım diye ama şimdiki aklım olsa o anları fotoğrafsız bırakır mıydım?

Şimdi kızım 8 aylık, artık her anımız çok kıymetli. bu süre içinde kayınpederimi kaybettik. o yüzden artık kızımın da eşimin de önemi daha da farklı benim için.
Allah bu derdi çeken herkesin yardımcısı olsun.

Sabah okumuştum yazınızı,bebeğinizin unutamadığınız halleri diye, işte neleri özlemiyorum ki... Bünyem çok zayıf olduğu için ikinci bebekte de yaşayabilirmişim bunları malesef, ama tüm bunlara rağmen hastaneden eve geldiğimde eşimle bebeğimize bakıp "ikinciyi ne zaman yapsak?" dedik bunlar yaşadıklarımın sadece bir kısmıydı, her şeye rağmen normal doğum yapmak isterdim, hatta lohusa psikolojisiyle 20 gün boyunca etkisinden kurtulamayıp neden sezaryen oldum diye üzülmüştüm ama şimdi iyi ki kızım yanımda diyorum.






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün

2 yorum:

  1. Yazınızı büyük bir sabırla okudum içim çok kötü oldu bende suni sancı ile dogum yaptım her iki evladımıda yaşasaydı şimdi 24 yaşında bir oglum olucaktı 4 yıl önce ani bir beğin kanaması sonucu kaybettim :( şuan bu sene ünüversiteye başlayan bir kızım var dünyalar tatlısı anneliğin nasıl bir duygu oldugunu biliyorum size yavrunuza ve eşinize allahtan uzun ömür diliyorum çekmiş oldugunuz o acılar da annelik duygusu içerisinde geçmiş olsun diyorum allaha emanet olunuz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başınız sağolsun çok üzüldüm. Allah kızınıza uzun ömür versin. Sevgiler Ece

      Sil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.