30 Eylül 2013 Pazartesi

Hassas annelerimizden: Hassas Annemiz Pınar Başol ikizlerini nasıl spor ve doğa sevgisiyle büyüttüklerini anlatıyor


39 yaşındayım. Her zaman outdoor sporlara ilgi duymuşumdur ve elime geçen her fırsatta doğayla iç içe olmaya çalışırım. Neyse ki eşim de benim gibi yapıda olduğu için bu konuda çok iyi anlaşıyoruz. Özellikle dağcılık, kaya tırmanışı, trekking, bisiklet, orienteering (doğada hedef bulma) gibi outdoor sporlarla son yıllarda çok yakından ilgilendik. Birlikte bir çok macera yarışına katıldık ve dereceler aldık. Bu sporların içinden özellikle orienteering (daha fazla bilgi için www.iog.org.tr) ile çok uğraştım, hatta 2005-2006 yıllarında 2 kez milli takıma bile seçildim. 5 Şubat 2010’da ikiz oğullarım Kuzey ve Deniz doğduğunda kısa bir ara vermek zorunda kalsam da, hamileliğimin son aylarına kadar sürekli ormanlarda, parklarda yürüyordum. Bebekler daha 40 günlükken onları Yıldız parkına götürüp orienteering faaliyetine katılmıştık. 



Çocuklarımızı küçük yaşta anne-babası gibi doğayı seven, çiceklere, böceklere, ağaçlara saygı duyan, doğayı kirletmeyen bireyler olarak yetiştirmeye önem verdik. Hemen hemen her pazar IOG Klubü tarafından orienteering faaliyetlerinin yapıldığı Belgrad ormanına gidiyorduk. Bazen çocuklar için ormanda koşu yarışı yapılıyordu. Tabi adı yarıştı, ama asıl amaç çocuklara sporu ve doğayı sevdirmekti. Kuzey ve Deniz daha 1 yaşındayken "ilk koşularını" yaptılar. 




Hava koşulları hiç önemli değildi. Yağmur da yağsa, soğuk da olsa çocukları ona göre giydirip dışarı çıkarıyorduk. İngilizlerin bir deyimi vardır “There is no bad weather, there is bad clothing”. Yani “kötü hava diye bir şey yoktur, kötü giyinme vardır”. Kirlenmeleri de hiç önemli değildi. Üstlerinin başlarının çamur olmasından hiç çekinmiyorduk.

Bu arada biz de eşimle çeşitli yarışlara katılmaya devam ediyorduk. Çocukların rutinlerini fazla etkilemeden çabucak yarışıp geliyorduk. Sonra da madalyamızı birlikte takıyorduk. Belki o an için madalyayı kemirilecek bir oyuncak olarak görseler de ilerleyen yıllarda ne anlama geldiğini daha iyi anlayacaklardı.



Çocuklar büyüdükçe daha uzun parkurlara çıkabilmek için onları sırtımıza almaya başladık. Ormanın derinliklerine dalıyor, patikalardan, göllerden geçerek tüm doğa güzelliklerini gösteriyor ve anlatıyorduk. Solucanlarla, kurtçuklarla oynamalarına izin veriyorduk :) Onlar bu gezilerden çok mutlu oluyorlardı. Açık havada zaman geçirince ve bol oksijen alınca akşamları çok güzel uyuyorlardı. Açık hava acıktırdığı için yemeklerini de çok güzel bitiriyorlardı.



Temmuz 2012'da çocuklar 2,5 yaşındayken Almanya’nın Goslar şehrinde Masterlar Orienteering Dünya Şampiyonası'na katıldık. Çocuklar ilk defa bir spor ve yarışma alanı görüyorlardı. Avrupa’da aileler her yere çocuklarını götürüyorlardı. Biz de yapabiliriz diye düşündük ve ilk adımı atmış olduk. Çocuklar için de bir parkur hazırlanmıştı ve oyunla karışık çocuklarla spor yapıyor ve birlikte çok keyif alıyorduk. Spor ve doğa sevgisini çocuklarımıza ufaktan ufaktan aşılamaya başlamıştık. 

Bütün çocuklar koşmayı, atlamayı ve zıplamayı çok sever. Doğru yönlendirmelerle bu aktiviteleri minik spor aktivitelerine dönüştürmek çok kolaydır aslında. Arkadaş çevremiz de sporu seven dostlarımızdan oluştuğu için, çocuklar için düzenlenen minik spor olanaklarını yakalamamız daha kolaylaşıyordu. Nitekim bir arkadaşımızın çocuğunun doğum gününde Yıldız Parkı'nda minik bir koşu yarışı düzenlendi. Tüm çocuklar 1.ci oldular, herkes kazandı. Amaç yine sporu sevdirmek, doğru atmosferi yaratmaktı. Artık ikizlerim madalyalarını kemirmiyor, onun yerine boyunlarına takıp gurur duyuyorlardı :) Hızlı koşabildikleri için seviniyor ve yeni arkadaşlar ediniyorlardı.

Bu yaz çocuklar 3,5 yaşına geldiğinde, her yıl rutinleşmesine karar verdiğimiz bir yurtdışı orienteering faaliyetine daha katılmaya karar verdik ve Finlandiya’da düzenlenen Orienteering Dünya Şampiyonası’na katıldık. Hava, atmosfer ve doğa bir harikaydı. Yüzlerce sporcu yarışıyordu. Bir çok çocuk da yarışma alanındaydı. Aileler yarışırken çocuklarını yarışma alanındaki kreşe bırakıyordu ve oradaki öğretmenler çeşitli oyunlarla çocukları oyalıyorlardı. Nitekim organizasyon çocuklar için bir orienteering parkuru de hazırlamıştı. İkizler bu sefer biraz daha bilinç kazanmış olduklarından ellerindeki çipleri doğru yerleştirip hedefleri hızlıca topladılar. Bu arada son sürat koşuyorlardı ve çok mutluydular. Farkında olmadan o kadar uzun bir mesafe ve süre koştular ki biz bile şaşırdık! Yorulmak bilmediler. Enerjilerini boşaltmalarına yardımcı olmuştuk. 

Pek çok araştırma spor yapan çocukların hafızalarının güçlendiğini, reflekslerinin daha hızlı olduğunu ve bu çocukların daha yaratıcı olduklarını göstermiştir. Ayrıca spor yapan çocukların derslerinde daha başarılı olduklarını, liderlik ve özgüven duygularının gelişmiş olduğu da bilinmektedir. Spor yapan bir çocuk, evde televizyon ve bilgisayar başında daha az zaman geçirmiş olur. Televizyon ve bilgisayar başında çok zaman geçiren çocuklar bir süre sonra, gerek hareketsizlikten gerekse fazla abur cubur atıştırmaktan kilo sorunu yaşamaya başlar. Spor yapan bir çocuğun ise, bedeni daha sağlıklı gelişir. Çünkü spor çocuğun kemik ve kas sisteminin düzgün gelişimine katkı sağlar. Bizim evde televizyon 3 yaşından sonra açıldı. Kuzey ve Deniz çoğu zaman televizyon seyretmek yerine ormana gitmeyi, parklarda gezmeyi, koşup oynamayı tercih ettiler. Haftasonları hemen hemen hiç evde oturmuyoruz. Istanbul’un neredeyse tüm belli başlı parklarını dolaştık. En son yaz sonunda bisikletlermiz oldu. Şimdi haftasonu yapacak bir spor aktivitemiz daha var.

Diğer ailelere tavsiyem, çocuklarına küçük yaşta sporu sevdirmeleridir. Örneğin çocuklarını yüzme, cimnastik, futbol, voleybol, basketbol gibi indoor spor faaliyetlerine veya ailece katılabilecekleri outdoor doğa sporlarına yönlendirebilirler. Her çocuğun ilgisini çeken bir spor aktivitesi mutlaka olacaktır. Çocuklar ailelerinden ne görürse onu uygular. Siz de sporla yaşarsanız sizi örnek alacaklardır.




Çocuklarımızı tüm gün boyu televizyon seyretmekten ve bilgisayar oyunlarından uzak tutmak, onların psikososyal ve zeka gelişimine katkıda bulunabilmek, çocuğunuzu sosyal yönden de geliştirmek ve yeni arkadaşlar edinmelerini sağlamak için spor, en ideal seçim ve çözümdür.

Herkese bol sporlu sağlıklı günler dilerim...

Pınar Başol





Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Ana Sayfaya Dönün


1 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.