1 Ağustos 2013 Perşembe

Çocukların en çok neler boğazına kaçıyor?

Çocuklarda en çok sert şekerler boğaza kaçıp boğulmaya neden oluyorlar. Amerika'da yapılan bir araştırmada 2001-2009 arasında 14 yaşın altındaki 16,100 çocuk boğazlarına sert şeker kaçtığı için acile götürülmüş. Toplam 112,000 yani yılda 12,400 çocuk ölümcül olmayan boğulmalar nedeniyle acile gitmiş.

Boğulma nedeniyle çocukları acile gönderen diğer gıdalar şunlar:
Şekerler: 13,324 acile gidiş (%12.8)

Sosisli dışındaki etler: 12,671 acile gidiş (%12.2)

Kemik: 12,496 visits (12 percent)

Meyve ve sebzeler: 10,075 acile gidiş (%9.7)

Mama, süt veya anne sütü: 6,985 acile gidiş (%6.7)

Çekirdek, kuruyemişler: 6,771 acile gidiş (%6.5)

Cips, kıvrık kraker, patlamış mısır: 4,826 acile gidiş (%4.6)

Bisküvi, kurabiye ve kraker: 3,189 acile gidiş (%3.1)

Sosis: 2,660 acile gidiş (%2.6 )

Ekmek ve hamurişi: 2,385 acile gidiş (%2.3)

Patates kızartması: 874 acile gidiş (%0.8)


Acile boğazına bir şey kaçtığı için gelenlerin çoğu tedavi edilip eve gönderildi ama yaklaşık yüzde 10'u hastaneye yatmak zorunda kaldı. Sosis, çekirdek, kuruyemiş ve kabuk yutarak boğulanlar en çok hastaneye yatırılanlar oldu. Ölümcül olmayan boğulmalarda ortalama çocuk yaşı 4,5'tu ve yarısından çoğu erkek çocuğuydu.

Çocuklarda boğulma riski yaratan yiyecekler çocuğun boğaz yapısına benzer olanlar (sosis), çiğnemesi zor olanlar (çiğ sebze ve meyveler), avuç dolusu yutulabilenler (çekirdekler ve kuruyemişler) de oldu.

Uzmanlar, 5 yaş ve altı çocuklara sert şeker ve sakız verilmemesini ve çiğ sebze ve meyvelerin küçük kesilerek verilmesini öneriyorlar. Çocuklar yemek yerken izlenmeli, ağızlarında yiyecek varken koşmamalı, yürümemeli, oynamamalı ve yatmamalılar. 


Aileler ve bakıcılar çocukların boğazlarına birşey kaçıp nefes alamadıklarında ne yapacaklarını çok iyi bilmeliler!





kaynak: Bu araştırma, 29.07.2013 tarihinde Pediatrics dergisinde yayınlanmıştır. http://www.livescience.com/38499-children-choke-foods.html






Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.